The AI learning paradox: Balancing educational benefits and digital dependence
Dosyalar
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
As artificial intelligence (AI) transforms higher education and universities are increasingly adopting AI-driven tools to personalize learning, streamline administration, and enhance student engagement. However, this integration presents a paradox: while AI promises to improve educational outcomes, it also risks deepening students’ digital dependency. This paper explores how AI features like persuasive design and data-driven personalization can unintentionally foster compulsive behaviors and cognitive overload. Drawing on theories such as Cognitive Load Theory and Surveillance Capitalism, it critiques how AI may mirror the addictive patterns of social media and entertainment technologies. The paper proposes a balanced approach to AI integration, recommending the adoption of mindful design principles, digital well-being policies, and ethical guidelines that prioritize student mental health alongside academic performance. It concludes by urging educators, policymakers, and developers to collaboratively design AI systems that enhance learning while safeguarding students’ well-being and autonomy.
Yapay zekâ (YZ) yükseköğretimi dönüştürürken, üniversiteler öğrenmeyi kişiselleştirmek, yönetimi kolaylaştırmak ve öğrenci katılımını artırmak için YZ destekli araçları giderek daha fazla benimsemektedir. Ancak bu entegrasyon bir paradoks ortaya çıkarmaktadır: YZ eğitim çıktılarını iyileştirmeyi vaat ederken, aynı zamanda öğrencilerin dijital bağımlılığını derinleştirme riski de taşımaktadır. Bu çalışma, ikna edici tasarım ve veriye dayalı kişiselleştirme gibi YZ özelliklerinin kasıtsız olarak kompulsif davranışları ve bilişsel aşırı yüklenmeyi nasıl besleyebileceğini araştırmaktadır. Bilişsel Yük Kuramı ve Gözetleme Kapitalizmi gibi kuramlardan yararlanarak, YZ'nin sosyal medya ve eğlence teknolojilerinin bağımlılık yapıcı kalıplarını nasıl yansıtabileceğini eleştirel bir şekilde incelemektedir. Çalışma, YZ entegrasyonuna dengeli bir yaklaşım önermekte; akademik performansın yanı sıra öğrenci ruh sağlığını da önceliklendiren etik yönergelerin, bilinçli tasarım ilkelerinin ve dijital iyi oluş politikalarının benimsenmesini tavsiye etmektedir. Sonuç olarak, eğitimcileri, politika yapıcıları ve geliştiricileri, öğrencilerin iyi oluşunu ve özerkliğini korurken öğrenmeyi geliştiren YZ sistemlerini iş birliği içinde tasarlamaya çağırmaktadır.










