Bozkurt Gümrükçüoğlu, Yeliz

Yükleniyor...
Profil fotoğrafı
E-posta Adresi ORCID Profili YÖK Araştırmacı Profili Google Akademik Profili TR-Dizin Profili SOBİAD Profili Web Sitesi

Araştırma projeleri

Organizasyon Birimleri

Organizasyon Birimi
Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü
İbn Haldun Üniversitesi Hukuk Fakültesi, hukuk ve adalet bilincinin toplumda yaygınlaşmasına hizmet edebilecek, ulusal ve uluslararası hukuk alanında yaşanan gelişmeleri yorumlayıp değerlendirebilecek, fikrî bağımsızlığa sahip, çokdilli, küresel rekabet ortamında başarı sağlayabilecek ve Türkiye'yi uluslararası alanda temsil edebilecek hukukçular yetiştirmeyi hedeflemektedir.

Adı Soyadı

Yeliz Bozkurt Gümrükçüoğlu

İlgi Alanları

İş Hukuku, Sosyal Güvenlik Hukuku, Sendika, Toplu İş Hukuku, Kişisel Verilerin Korunması Hukuku

Kurumdaki Durumu

Aktif Personel

Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 10 / 21
  • Yayın
    İşyerinde elektronik gözetim uygulamaları ve işçinin kişisel verilerinin korunması
    (Kişisel Verilerin Korunması Kurumu, 2019) Bozkurt Gümrükçüoğlu, Yeliz; Bozkurt Gümrükçüoğlu, Yeliz; Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü
    Günümüzde işverenler işçilerini modern teknolojiden yararlanarak eskisinden çok daha sıkı bir gözetim altında tutmaktadır. Elektronik gözetim çeşitli araçlarla gerçekleştirilebilmekle birlikte, çalışmamızda işyeri elektronik postası, sosyal medya araçları ve işçinin internet kullanımı üzerinde gerçekleştirilen denetimle sınırlı olarak değerlendirmelerde bulunulacaktır. İşçinin işyerinde internet kullanımının tamamen sınırlanıp sınırlanamayacağı tartışmalı olup, yasaklanan yahut izin verilen kullanımın hangi ölçüde denetlenebileceği ise ayrı bir tartışma konusudur. İşverence işçiye açıkça kullanım izni verilebileceği gibi uzun süre bilinen kullanıma göz yumulması zımni bir izin olarak değerlendirilecektir. Ayrıca işverence izin verilmekle birlikte çeşitli sınırlamalar getirilmesi de mümkündür. İşçinin işyeri elektronik araçlarını iş dışı kullanımı sanal kaytarma olarak adlandırılmakta olup, işverence gerek mesai saatlerine uyumun kontrol altına alınması gerekse işçinin uygunsuz kullanımı sebebiyle karşılaşılabilecek risklerden kaçınılması amacıyla denetlenmesi mümkündür. Bununla birlikte, söz konusu denetimin ve bu denetim sırasında elde edilen veri işleme faaliyetinin hukuka uygunluğu açısından uyulması gereken ilke ve esasların belirlenmesi gerekmektedir.
  • Yayın
    İnsan kaynakları süreçlerinde kişisel verilerin korunması
    (İTO, 2019) Bozkurt Gümrükçüoğlu, Yeliz; Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü; Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü
    Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kişisel verileri işlenen gerçek kişiler ile bu verileri tamamen veya kısmen otomatik olan ya da herhangi bir veri kayıt sisteminin parçası olmak kaydıyla otomatik olmayan yollarla işleyen gerçek ve tüzel kişiler hakkında uygulanır. İnsan kaynakları departmanlarının tutmuş olduğu personel dosyaları, ister kağıt ortamında isterse bilgisayar ortamında tutulmuş olsun sözü geçen kanunun uygulanma alanında olup, bu dosyalarda çok sayıda kişisel veri niteliğinde bilgi yer almaktadır. Türk Borçlar Kanunu’nun 419. maddesine göre, “İşveren, işçiye ait kişisel verileri, ancak işçinin işe yatkınlığıyla ilgili veya hizmet sözleşmesinin ifası için zorunlu olduğu ölçüde kullanabilir.”. Bu kapsamın dışında kalan kişisel verilere personel özlük dosyalarında yer verilmesi ile hukuka aykırı olacaktır. Bu çerçevedeki kişisel verilerin işlenmesinde ise öncelikle Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda düzenlenen hukuka uygunluk nedenlerinden birinin varlığı gerekmektedir. Ayrıca her halükarda kişisel verilerin işlenmesinde uyulması gereken temel ilke ve esaslara uygun davranılması gerekmektedir. Personel özlük dosyalarında işçilerin özel nitelikli kişisel verileri de yer alabilmektedir. Kişisel Verilerin Korunması Kurumu’nun Özel Nitelikli Kişisel Verilerin İşlenmesinde Veri Sorumlularınca Alınması Gereken Önlemler Hakkındaki Kararı gereğince, hassas nitelikli kişisel verilerin işlenmesi süreçlerinde yer alan çalışanlar bakımından da veri sorumlularına bazı yükümlülükler getirilmiş olup, işverenlerin insan kaynaklarında çalışan kimseler bakımından bu yükümlülüklere de uymaları gerekmektedir. Çalışmamızda bir yandan insan kaynakları tarafından işlenen kişisel verilerin niteliklerine diğer yandan söz konusu verilerin işlenmesinde uyulması gereken ilke ve esaslar ile bu verilerin saklanabileceği sürelere değinilecektir.
  • Yayın
    Yapay zekânın i̇şe alım süreçleri̇nde kullanımı ve algori̇tmi̇k ayrımcılık
    (Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 2023) Gümrükçüoğlu Bozkurt, Yeliz; Yakacak, Gülnihal Ahter; Bozkurt Gümrükçüoğlu, Yeliz; Yakacak, Gülnihal Ahter; Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü
    Algoritmik ayrımcılık, algoritmaların bir sonucu olarak bireyler veya gruplar tarafından deneyimlenen her türlü farklı muameleyi veya etkiyi ifade etmek için kullanılan bir kavramdır. Hali hazırda mevcut ayrımcılık temellerine dayalı sebeplerle gerçekleşen ayrımcı davranışların yapay zekâ araçları vasıtasıyla daha sistematik, düşük maliyetli ve anlaşılamaz biçimde ortaya çıkması mümkün hale gelmiştir. İşe alım süreçleri de algoritmik ayrımcılık örnekleri ile sıkça karşılaşılan alanlardandır. Bazı hallerde işverenin bilinçli kararlarına dayanabileceği gibi bazı durumlarda işverenin ve hatta yapay zekâ aracını geliştirenin bilgisi dışında ortaya çıkması mümkündür. Gelinen noktada teknolojik gelişmelere karşı durabilmek mümkün olmasa da insan hakları ile uyumlu kullanımını sağlamak gerekmektedir. Yapay zekanın mevcut işlere etkileri düşünüldüğünde, istihdama giriş sürecinde bireyin temel haklarının korunması giderek artan bir önem arz etmektedir. Gerekli tedbirler geliştirilmediği takdirde bireylerin sistematik ayrımcılığa maruz kalması, hatta öjenik anlayışla işçi adaylarının seçimi mümkün olabilecektir. Dijitalleşmenin panaptikonunda bireyin ayrımcılığa uğrama riskini artıran özel nitelikli kişisel verilere erişim hızı ve kolaylığı acil tedbir ihtiyacı doğurmaktadır.
  • Yayın
    Arabuluculukta iletişim
    (Eğitim Yayınevi, 2023) Bozkurt Gümrükçüoğlu, Yeliz; Yakacak, Gülnihal Ahter; Bozkurt Gümrükçüoğlu, Yeliz; Yakacak, Gülnihal Ahter; Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü
    Kişiler arasındaki menfaat çatışmaları ve bunları çözmek için kullandıkları araçlar insanlık tarihi kadar eskidir. Tarih boyunca, çıkar çatışmalarını çözmek için çeşitli yöntemler kullanılmıştır. Bu yöntemler genellikle toplumların kendi dönemlerinin sosyal, kültürel ve teknolojik özelliklerini yansıtmaktadır. Bunlardan bazıları şiddet içerebilirken, bazıları uzlaşı esasına dayanmaktadır. Örneğin, Orta Çağ’da başta Avrupa Merkezli birçok toplumda işkence/çile (trial by ordeal3) (Robertson, 1926, s. 70) veya düello yöntemi (trial by combat4)(Neilson, 1891, s. 1) ile çatışma çözümü yaygınken, modern hukuk sisteminde ise çatışmaların çözümü yargılama üzerine kuruludur. Çatışmanın yaygınlığı ve genellikle bununla ilişkili duygusal, fiziksel ve diğer etmenler nedeniyle, insanlar her zaman farklılıklarını barışçıl bir şekilde ele almanın yollarını aramışlardır. Günümüzde uyuşmazlıkların çözümü için çoğunlukla mahkemeler tercih edilmektedir. Mahkemelerde yapılan yargılamalarda, bağımsız ve tarafsız hakimler, çatışma yaşayan taraflar hakkında yazılı ve yazısız hukuk kurallarına göre vermek zorundadır…
  • Yayın
    Toplu iş hukuku
    (Beta Yayınevi, 2023) Tuncay, Aziz Can; Savaş Kutsal, F. Burcu; Bozkurt Gümrükçüoğlu, Yeliz; Bozkurt Gümrükçüoğlu, Yeliz; Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü
    [No Abstract Available]
  • Yayın
    Alman İş Hukuku'nda toplu sözleşme sistemi
    (İstanbul Kültür Üniversitesi, 2017) Bozkurt Gümrükçüoğlu, Yeliz; Bozkurt Gümrükçüoğlu, Yeliz; Krebber, Sebastian; Bozkurt Gümrükçüoğlu, Yeliz; Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü; Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü
    Birçok hukuk sisteminde toplu iş hukuku, sadece sendikaların işveren veya işveren birliklerinim toplu iş sözleşmesi müzakerelerinden oluşmaktadır. Alman Toplu İş Hukukunun yapısı ise bundan daha karmaşıktır Alman Toplu İş Hukuku'nun uç temel ayağı vardır: İlk olarak elbette Alman Toplu İş Sözleşmesi Sisteminde de toplu iş sözleşmesinin bir tarafında sendika diğer tarafında ise işveren veya işveren birlikleri bulunmaktadır. Toplu iş hukukunun bu ayağının tarihi kökeninde sanayileşme ile ortaya çıkan sendikal hareket yatmaktadır. Daha Weimar Cumhuriyeti döneminden beri, yani birinci dünya savaşının sonu ile Nasyonel sosyalistlerin iktidarı ele geçirmesine kadar olan dönemden beri. Alman Toplu İş Hukuku'nun diğer iki ayağı da mevcuttu Bunlardan ilki, yasa koyucu tarafından öngörülen işyeri teşkilatıdır^. İşyeri teşkilatında sendikalar esas aktör değildir. Aksine çalışanlar arasından secilen işyeri kurulu çalışanların haklarını kolektif olarak gözetmektedir. İşyeri teşkilatı bugüne kadar Almanya'da toplu iş hukukunun ikinci temel ayağı olmuştur.
  • Yayın
    COVID-19 pandemisi gölgesinde yıllık ücretli izin hakkı ve uygulaması
    (İnönü Üniversitesi, 2021) Bozkurt Gümrükçüoğlu, Yeliz; Bozkurt Gümrükçüoğlu, Yeliz; Savaş Kutsal, F. Burcu; Bozkurt Gümrükçüoğlu, Yeliz; Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü; Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü
    Modern zamanların en ciddi insani, ekonomik ve sosyal krizini yaşadığımız bu günlerde, iş ilişkileri de bundan nasibini almıştır. Sadece ülkemizde değil dünya genelinde salgın nedeniyle üretim faaliyetleri ciddi yavaşlama göstermiş, birçok sektör ağır hasar görmüştür. Yaşanılan olumsuzlukları en aza indirmek ve muhtemel hak kayıplarını önlemek amacıyla alınan idari, hukuki ve mali önlemlerin yanı sıra işçi ve işverenler de taraflarını teşkil ettikleri iş ilişkilerinin devamını sağlamaya yönelik birtakım çarelere başvurmuşlardır. Bu kapsamda uygulamada sıklıkla başvurulan çarelerden biri de yıllık ücretli iznin pandemi ile mücadele aracı olarak kullanılması olmuştur. İlk bakışta işletmeler ve hükümet kaynakları üzerindeki ekonomik etkiyi azaltan ve her iki tarafın da menfaatine uygun bir çare ile karşı karşıya olunduğu izlenimi hasıl olsa da durum gerçekten böyle midir? Çalışmamızda, söz konusu yöntemin hukuka uygunluğu, yıllık ücretli izin kurumunun hukuki temeli, amacı ve işlevi ışığında öğretideki görüşlere, Fransız ve Alman Hukuku uygulamalarına ve ILO’nun konuya yaklaşımına yer verilmek suretiyle incelenmiş, böylelikle sorunun cevabı verilmiştir.
  • Yayın
    İş başvurusunda bulunan adaya ilişkin kişisel verilerin işlenmesi
    (İstanbul Üniversitesi, 2019) Bozkurt Gümrükçüoğlu, Yeliz; Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü; Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü
    Birçok sözleşme gibi iş sözleşmelerinin kurulmasında da sözleşme öncesinde bir süreçten geçilmesi söz konusudur. Bu süreçte işveren iş başvurusunda bulunan aday hakkında bilgi edinebilmek amacıyla adaya ilişkin pek çok bilgiyi edinmeye çalışmaktadır. İşverenin bu bilgileri edinmekte çoğu zaman menfaati söz konusudur. Zira iş ilişkisi taraflar arasında kişisel bir ilişki yaratmaktadır. Ayrıca iş sözleşmesine konu işin ifa edilmesi de işçinin kişiliği ile yakından ilişkilidir. Zira istisnai durumlar dışında işçinin iş görme edimini şahsen ifası esastır. Bu açıdan işverenin özellikle de işçinin mesleki yeterliliklerine ilişkin bilgi edinmesi adaylar arasından seçim yapılması yahut işe alınmasına karar verilen adaya uygun iş verilebilmesi açısından önem arz etmektedir. Şunu da belirtmek gerekir ki, iş görme ediminin yerine getirilmesinin yanı sıra adayın işyerine ve çalışma arkadaşlarına uyumu bakımından bazı kişilik özellikleri de işveren açısından önem taşımaktadır . İşverenin belirtilen gerekçelerle bilgi edinme hakkı bulunmakla birlikte, adayın da kişisel verilerinin korunması ve kendisine ilişkin bilgilerin geleceğini belirleme hakkı bulunmaktadır. Bu açıdan tarafların hak ve menfaatleri çatışmaktadır. İşveren sözleşme özgürlüğü çerçevesinde sözleşmenin karşı tarafına ilişkin olarak bilgi edinme imkanına sahip olmak isterken, işçinin çalışma özgürlüğü ve özel yaşamının gizliliğini koruma hakları bulunmaktadır . Ayrıca belirtelim ki, işçi adaylarına ilişkin kişisel verilerin işlenmesi işçinin mesleki geleceği ve kariyer olanakları ile de ilişkilidir . İşverence gerek iş başvuru formları gerekse iş görüşmelerinde yöneltilen sorular ve başvuru ile birlikte talep edilen belgeler veya üçüncü kişilerden yahut sosyal medya vasıtası ile edinilen çok sayıda veri söz konusudur. İşverenler modern teknolojiden yararlanarak gerek iş başvurusunda bulunan adaylar gerekse işçilere ilişkin verileri “veri bankaları” aracılığıyla toplayabilmekte ve işlemektedirler. İşverence edinilen bilgiler aynı zamanda kişisel veri niteliğindedir. Bu sebeple de sözü geçen verilerin edinilmesi ve işlenmesinde yasal usul ve ilkelere uyulması gerekmektedir. Tüm kişisel veriler yasal olarak korunmakla birlikte, bazı kişisel veriler kanun koyucu tarafından özel nitelikli kişisel veri olarak kabul edilmiş olup, bu nitelikli verilere önemleri sebebiyle daha güçlü bir koruma alanı sağlanmıştır. Bu açıdan adayın özel nitelikli kişisel verilerinin işlenmesi de ayrıca değerlendirilmelidir. Belirtmek gerekir ki, adaya ilişkin kişisel verilerin işlenmesinde işverenlerce genellikle hukuki sebep olarak adayın rızasına dayanılacaktır. Bu halde ise öncelikle rızanın özgür iradeye dayanıp dayanmadığı değerlendirilmelidir. Ayrıca rızanın tek başına işverenin meşru menfaatine dayanmayan ve işle ilgili olmayan verilerin toplanmasını geçerli kılıp kılmadığı da değerlendirilmelidir. Bu kapsamda çalışmamızda mukayeseli hukuktan yararlanılarak işverenin adaya yönelttiği sorular ile elde ettiği kişisel verilere değinilecektir.
  • Yayın
    İş hukukunda uzman arabuluculuk
    (Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Arabuluculuk Daire Başkanlığı, 2023) Bozkurt Gümrükçüoğlu, Yeliz; Bozkurt Gümrükçüoğlu, Yeliz; Bozkurt Gümrükçüoğlu, Yeliz; Civan, O. Ersun; Manav Özdemir, Atike Eda; Savaş Kutsal, F. Burcu; Evcimen, Ahmet; Bozkurt Gümrükçüoğlu, Yeliz; Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü; Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü
    Alternatif uyuşmazlık çözüm yollarından biri olan arabuluculuk, esasında öteden beri var olan, özünde uzlaşma kültürünü barındıran ve geçmişimizde de uygulanan bir sistemdir. Ahilik teşkilatı 800 yıl öncesinden başlamak üzere esnaflarımız arasında barışa katkı sağla-mıştır. Ülkemizde ise 2013 yılında ihtiyari olarak uygulanmaya başlanan ve uyuşmazlıkla-rın daha az masrafla ve daha hızlı sürede çözümlenmesini sağlayan bir alternatif uyuşmazlık yöntemi olan arabuluculuğun son yıllarda farkındalığı artmış ve kullanımı yaygınlaşmıştır. 2018 yılında öncelikle iş uyuşmazlıklarında, 2019 yılında ticari uyuşmazlıklarda ve son olarak 2020 yılında tüketici uyuşmazlıklarında dava şartı sisteminin getirilmesi ile birlikte, uyuşmazlıkların taraf iradelerine uygun olarak, kazan-kazan esasına dayalı bir biçimde çö-zülmesi ve mahkemelerdeki dosya yükünün azaltılmasının yanı sıra arabuluculuğun vatan-daşlarımız ve iş dünyası nezdinde benimsenmesi sağlanarak ülkemizde uzlaşı kültürünün oluşturulmasına da önemli ölçüde katkı sunulmuştur. Öte yandan; hukuk sistemimizde dava şartı arabuluculuk sisteminin yaygınlaştırılması, uyuşmazlıkların türüne göre ilgili alanlarda uzman arabulucular desteğiyle çözümlenmesini gerekli kılmıştır. Arabuluculuk uygulamasında bir karar mercii olmamakla birlikte arabulu-cunun görev aldığı uyuşmazlık alanında uzmanlığa sahip olması, taraflar bakımından olduğu kadar arabulucunun kendisi bakımından da faydalı olacak, özellikle tarafların tıkandığı nok-tada olumlu ve yapıcı bir çözüm önerisi geliştirmesine ve arabuluculuk sürecinin anlaşma ile sonuçlanmasına yardımcı olacaktır. Bu amaçla; öncelikle iş hukukunda uzman arabulucu uygulamasına geçilmiş, iş uyuşmaz-lıklarında görev alabilmek için söz konusu alanda gerekli eğitimleri almak arabulucular için ön şart haline getirilmiştir…
  • Yayın
    Fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil çalışmaları alacakları
    (İstanbul Barosu, 2019) Bozkurt Gümrükçüoğlu, Yeliz; Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü; Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü
    İşçinin temel geçim kaynağını oluşturan ücret ve ücret eklerinin belirlenmesinde, çalışma sürelerinin belirlenmesi önem arz etmektedir. Çalışma süresi ise bir yandan fiili çalışma süreleri diğer yandan farazi çalışma sürelerinden oluşmaktadır. Fiili çalışma süresi, işçinin çalıştırıldığı işte geçirdiği süre iken farazi çalışma süresi işçinin fiilen çalışmamasına karşılık çalışmış sayıldığı sürelerdir. Çalışma süresinden sayılan haller İş Kanunu’nun 66. maddesinde düzenlenmiştir. Hukukumuzda çalışma süresine ilişkin düzenlemelerde günlük değil haftalık çalışma süresi esas alınmıştır. İş Kanunu’na göre, “Genel bakımdan c?alıs?ma su?resi haftada en c?ok kırkbes? saattir. Aksi kararlas?tırılmamıs?sa bu su?re, is?yerlerinde haftanın c?alıs?ılan gu?nlerine es?it o?lc?u?de bo?lu?nerek uygulanır. Yer altı maden is?lerinde c?alıs?an is?c?ilerin c?alıs?ma su?resi; gu?nde en c?ok yedi buc?uk, haftada en c?ok otuz yedi buc?uk saattir.”. Taraflarca 45 saatin altında çalışılacağının kararlaştırılması, kısmi süreli veya çağrı üstüne iş sözleşmesi akdedilmesi, sağlık kuralları gereği en çok 7,5 saat ve daha kısa çalışılması gereken işlerde yapılan çalışmalar ve kısa çalışma yapılan hallerde haftalık çalışma süresi 45 saatin altında gerçekleşmektedir. Haftalık 45 saatin üzerinde gerçekleştirilen çalışmalar ile haftalık çalışma süresini aşmamakla birlikte sözleşmede belirlenen çalışma süresini aşan çalışmalar ise fazla saatlerle çalışma olarak adlandırılmakta olup, kural olarak bu çalışmalar karşılığında işçiye zamlı ücret ödenmesi gerekmekle birlikte işçinin serbest zaman kullanımını tercih etmesi yahut esnek çalışma uygulamalarından olan denkleştirme uygulamasına başvurulması durumunda zamlı ücret ödenmesi gerekmeyebilmektedir. Fazla saatlerle çalışmaya ilişkin düzenlemelerde işverene çeşitli sınırlamalar getirilmiş olup, bu sınırların aşılması işçinin haklı nedenle derhal fesih hakkının ortaya çıkması yahut işverene idari para cezası uygulanmasına yol açabilmektedir. Fazla saatlerle çalışmanın yanı sıra gece çalışması, telafi çalışması, hazırlama, tamamlama ve temizleme işleri vb. çeşitli özellik arz eden çalışma sürelerine de rastlanmaktadır. İşçinin dinlenme süresi olarak kabul edilen hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatillerde gerçekleştirilen çalışmaların ücretlendirilmesinde de özel düzenlemeler söz konusudur. Çalışmamızda sözü geçen çalışma süreleri ve bu sürelerin ücretlendirilmesine ilişkin mevzuatta yer alan düzenlemeler ve yargı kararlarında yer verilen esaslar ayrıntılı olarak değerlendirilmeye çalışılmıştır.