Şentürk, Recep
Yükleniyor...
Araştırma projeleri
Organizasyon Birimleri
İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Sosyoloji Bölümü
Sosyoloji Bölümü, bireysel ve toplumsal düzeyde fikrî bağımsızlığı kazandırmaya yönelik yeni bir epistemolojik, ontolojik ve metodolojik zemin inşa etmek amacıyla mevcut düşünce sistemlerini derin ve kapsamlı bir şekilde tahlil etmeyi hedeflemektedir. Bölüm, eleştirel bir yaklaşım içerisinde olan, tarihsel birikimden faydalanan, zamanın ruhunu iyi okuyup ona göre stratejiler üreten, yeni düşünce, yöntem ve kavramlara açık, disiplinlerarası bir perspektife sahip öğrenciler yetiştirmeyi kendisine amaç edinmiştir.
Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, Medeniyet Araştırmaları Ana Bilim Dalı
Enstitü, “Medeniyet Araştırmaları” alanını haddizatında müstakil bir araştırma sahası olarak ihdas etmeyi hedeflemektedir. Bu çerçevede Medeniyet Araştırmaları alanının kendi çözümleme düzlemlerini tarif etmek ve alanı yönlendirecek ontolojik, epistemolojik ve metodolojik yaklaşımları teklif etmek için çalışmaktadır. Medeniyet Araştırmaları, mevcut disiplinlerin yaklaşımlarının çözümlemekte yetersiz kaldığı, yerel veya dünya ölçeğinde, insanlığın karşılaştığı farklı meseleleri anlamaya yönelik, çok disiplinli ve alternatif bakışlara imkan veren bir yaklaşım sunmayı amaçlamaktadır.
Adı Soyadı
Recep Şentürk
İlgi Alanları
Sosyoloji
Kurumdaki Durumu
Aktif Personel
16 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 10 / 16
Yayın Üçüncü nesil insan haklarına Müslümanlar katkı sağlayacak(Birlikte Dağıtım, 2020) Şentürk, Recep; Şentürk, Recep; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Sosyoloji BölümüŞüphesiz “insan hakları" nosyonu en netameli kavramsallaştırmaların başında geliyor. İnsan hakları söyleminin oldukça yüklü ve sorunlu tarihi, mesele nasıl ele alınırsa alınsın daha en başından belli bir gerilimle beraber yol almayı kaçınılmaz kılıyor. Batılı söylem ağının sorunları çözmekten çok çoğaltan, daha da önemlisi “daraltan" ele alış şeklini söz konusu insan ve onun hakları olduğunda da görmek mümkün. Bu daralmanın en büyük nedeni insanı merkeze alan düşünüşle ilgili. Genel olarak dinin, özelde İslam'ın “insan haklarıyla ilgili ne türden bir teklifi olabilir? İslam'ın sahip olduğu ontolojik çerçeve bu "kadim" sorunun çözümüne nasıl bir katkı sağlayabilir? îbn Haldun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Şentürk, son kitabı İsmet Âdemiyetledir'de bu soruların cevabını arıyor. Biz de kitabını merkeze alarak bu konuyu konuşmak için kendisiyle buluşup bir söyleşi gerçekleştirdik.Yayın İslâm’da medeniyet bilimleri tarihi(İbn Haldun Üniversitesi Yayınları, 2021) Morgül, Ebru; Şentürk, Recep; Süruri, Ahmet; Kalyoncu, Rıza Tevfik; Şentürk, Recep; Süruri, Ahmet; Kalyoncu, Rıza Tevfik; Sürün, Mustafa; Morgül, Ebru; Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Sosyoloji Bölümü; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Felsefe Bölümü; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Psikoloji Bölümü; Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Sosyoloji Bölümü; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Felsefe Bölümü; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Psikoloji BölümüTürkiye’de Fuat Sezgin yılı münasebetiyle merhum hocamız hatırasına birçok toplantı ve sempozyum düzenlendi. Ancak, bu toplantılar genellikle hocanın doğa bilimleri tarihine dair çalışmalarını ele aldı. Halbuki Fuat Sezgin hocanın bilime bakışı son derece kapsamlı ve kuşatıcıydı. O bilimi sadece doğa bilimleriyle sınırlı görmüyordu. Hatta kendisi, malum olduğu üzere, bilim tarihi alanındaki araştırmalarına ve yayınlarına ilk olarak Kur’an ve Hadis tarihine dair yaptığı çalışmalarla başlamıştır. Mesela Buhari’nin kaynaklarına dair yazdığı eser hâlâ aşılamamıştır. Merhum hocamız hayatının son döneminde de felsefe ve edebiyat tarihi gibi konulara yönelmişti. Biz de İbn Haldun Üniversitesi olarak, bir sosyal bilim üniversitesi olmamız hasebiyle, bu eksiği tamamlamak amacıyla doğa bilimleri dışındaki bilimlerin tarihi üzerine bir sempozyum düzenlemeye karar verdik. İşte elinizdeki kitap böyle bir düşünce ve gayretin ürünüdür. Bu derleme kitapla hedefimiz, bilim tarihinin alanını dil, din ve toplumbilimleri alanına açarak daha kuşatıcı hâle getirme yolunda mütevazi bir katkı yapmaktır...Yayın Fütüvvet: Sünnet temelli gençlik ahlâkı(Siyer Vakfı, 2020) Şentürk, Recep; Şentürk, Recep; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Sosyoloji BölümüNitekim sevgili peygamberimiz (sas), “Ben ‘mekarim-i ahlakı' tamamlamak için gönderildim.” [Malik, Muvalld, “Hüsnü’l-Hulk”, 8] buyurarak toplumu ıslaha, ümmeti ve medeniyeti inşaya ahlaktan başlamıştır. Ancak günümüzde -nebevi uygulamanın tersine- ahlak konusu en hafife alınan konulardan biridir. Dünyada ve ülkemizde hâkim olan mevcut eğitim sisteminde, medya ve kültürde ise gençlere kişinin tanrıdan, toplumdan, aile ve töreden kopmasını teşvik eden "bireyin özerkliği ”ne dayalı bencil liberal ahlak anlayışı tek seçenek olarak sunulmaktadır. Müslüman gençler de bunu hiç farkına varmadan içselleştirmektedir. Bu yüzden bizlerin gençlerimize, toplumumuza ve özellikle de meslek erbabına geleneğimizden, din ve medeniyetimizden gelen sünnet temelli, toplum yararını önceleyen fedakârlığa davalı bir ahlak anlayışı olan fütüvveti alternatif olarak sunmamız vaciptir...Yayın [Book Review]: "Research Handbook on Islamic Law and Society"(TRT World Research Centre, 2021) Şentürk, Recep; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Sosyoloji Bölümü; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Sosyoloji BölümüIslamic law continues to draw interest all over the world, both East and West, particularly as Muslims spread all over the world outside their traditional homelands. Parallel to this, we observe a growing interest in Islamic legal studies around the world. New centres and departments are opened to serve the interest of wellestablished universities. There has also been a significant increase in the number of publications in the form of journals, books and articles about the Islamic legal perspective on newly emerging issues. Nadirsyah Hosen’s edited volume, Research Handbook on Islamic Law and Society, reflects his persistent interest in shedding fresh light from an Islamic perspective on the latest legal issues...Yayın Human rights in the Ottoman reform: Foundations, motivations and formations(İbn Haldun Üniversitesi Yayınları, 2020) Şentürk, Recep; Bilal, Muhammed Said; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Sosyoloji Bölümü; Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, Medeniyet Araştırmaları Ana Bilim DalıWhat did prompt and guide the late Ottoman constitutional reforms: political expediency or religious legitimacy? In the present literature, the dominant view is that the Western pressures affected the Ottoman constitutional reforms as a compromise for political expediency. Yet there are those who critically analyse this view and argue otherwise. This book also attempts to answer this controversial question through the survey of constitutional documents from that period and the political context that gave rise to them. It reflects the extensive knowledge of a mentor on human rights in Islam and the legal approach of a mentee. The chief objective of this joint research is to explore the logic or the legal reasoning behind the human rights protections in the late Ottoman period as manifested in the constitutional documents...Yayın Biyofıkıh metodolojisi: Kanıta dayalı tıp ve delile dayalı fıkıh matrisi(İSAR Yayınları, 2021) Şentürk, Recep; Şentürk, Recep; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Sosyoloji BölümüTıp ve ahlak arasında çağlar boyu devam eden kaçınılmaz bir ilişki vardır. Hipokrat yemini bunun en müşahhas ifadesidir.1 Ahlaktan tamamen kopuk ve normatif değerlerden büsbütün soyutlanmış bir tıp anlayışını hiç kimse ne tarihte ne de bugün savunmaktadır.2 Ancak bu ilişki nasıl kurulacaktır? Müslümanlar, Batılılaşma öncesi dönemde olduğu gibi, tıp ve ahlak ilişkisini kendi medeniyet, din ve kültürleri ışığında, kendilerine has bir yaklaşım ve metotla mı sürdüreceklerdir? Yoksa Batı’da materyalist bir yaklaşımla ve metotla oluşturulan biyoetik anlayışının sunduğu tıp ve ahlak ilişkisini mi benimseyeceklerdir? Aslında bu iki yaklaşım aynı sorulara farklı paradigmalar kullanarak cevap aramaktadır. Vardıkları sonuçlar da her zaman birbirinin zıddı veya tamamen farklı olmamaktadır. Evrensel bazı değerleri biyoetik alanındaki tüm paradigmalar paylaşırken, göreceli değerler konusunda birbirinden ayrılmaktadırlar. Kısaca önümüzde iki seçenek bulunmaktadır: 1) Müslümanlar olarak zaten var olan birikimimizi kullanarak kendi biyoetik anlayışımızı inşa veya ihya etmek, 2) Şu anda dünyada yaygın olan materyalist biyoetik anlayışını benimsemek. Her iki yaklaşımın da avantaj ve dezavantajları olduğu iddia edilebilir. Bu yazı –tüm zorluklarının farkında olarak– birinci yaklaşımı savunmaktadır. Aşağıda şu soruya cevap arayacağız: Müslümanlar olarak kendi biyoetik anlayışımızı nasıl yeniden ihya edebiliriz? Bunun için nasıl bir yönteme ihtiyacımız vardır? Önümüzdeki zorluklar nelerdir?...Yayın Eğitim alanında ehliyet ve liyakat(Önder İmam Hatipliler Derneği, 2020) Şentürk, Recep; Şentürk, Recep; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Sosyoloji BölümüToplumsal barış, kalkınma ve ilerleme ehliyet ve liyakati temel alan bir sisteme dayalıdır. Olmazsa olmaz şartıdır. Eğer ehliyet ve liyakate dayalı bir siyasi sistem, ekonomik sistem, kültürel sistem, sosyal sistem yoksa bir ülke asla ve asla kalkınamaz, ilerleyemez. Bugün Türkiye olarak kalkınmayı hedefliyoruz. Aslında bugün değil 200 yıldır bu hedefimiz var. İnşallah bunu ehliyet ve liyakate dayalı bir sistem kurarak gerçekleştireceğiz. Bu aynı zamanda adaletin ve toplumsal barışın da ön şartıdır...Yayın Humanity as the ground for universal human rights in Islamic law(Springer, 2020) Şentürk, Recep; Şentürk, Recep; Bunikowski, Dawid; Puppo, Alberto; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Sosyoloji BölümüA legal maxim in Islamic law states that “The right to inviolability (‘isma) is due for humanity (adamiyya)”. The right to inviolability includes inviolability ofthe right to (1) life, (2) property, (3) religion, (4) mind (expression), (5) family andprogeny, as well as (6) honor and dignity. Universalist Muslim jurists share thisview from different schools of Islamic law. In particular, all jurists from the H.anaf¯ischool subscribe to this view. From this perspective being human is suf?cient tohave human rights regardless of innate, inherited and gained attributes such as sex,religion, race and nationality. This article explores the thought of Muslim juristswho took humanity as the suf?cient ground for human rights and the arguments theyused to justify it by deriving from classical Islamic law books. It will also provide ahistorical survey about how this view was implemented in Islamic history from Indiato the Balkans under Islamic law. Following it will discuss the reforms in Islamic lawduring the late Ottoman period (1839–1918). It will conclude by proposing how thepresent Muslim legal and political discourse can be re-connected to this universalisthuman rights tradition to overcome the challenges for human rights in the Muslimworld today.Yayın Recep Şentürk ile İsmet Âdemiyyetledir kitabı üzerine konuşma(Hece Yayınları, 2020) Şentürk, Recep; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Sosyoloji Bölümü; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Sosyoloji Bölümü#AD?Yayın The decline of the decline paradigm: Revisiting the periodisation of Islamic history(Peter Lang, 2020) Şentürk, Recep; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Sosyoloji BölümüDid the Islamic civilisation decline? If yes, then when did its decline begin? If not, then how can one explain the conflicts the Muslim world has been facing for the last two centuries? These giant questions continue to occupy the minds of scholars of Islamic Civilisational Studies worldwide and from all disciplines. There are numerous contested answers, and the conventional ones offered to these questions, once taken for granted, are no longer applicable. This article attempts to shed light on the Eurocentric historical periodisation process of the Islamic civilisation that has dominated the disciplines of history and social sciences, and the recent paradigm shift from declinist to anti-declinist paradigm that is challenging the orientalist narratives that have dictated how we perceive the Muslim world, how it has become and how it may be. The paradigm shift from declinist to anti-declinist among historians of Islam necessitates revisiting the existing periodisation of Islamic history commonly used today, and re-dividing it into periods in light of new research and data from primary sources. By doing so, we can redefine the propagated chosen time periods of the ‘golden ages’ and the ‘dark ages’ in Islamic history, and introduce a new narrative to the story of Muslims in the world...