Cilt 1, Sayı 2, Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 7 / 7
  • Yayın
    İhtiyati haczin kesin hacze dönüşmesi ve hacze iştirak
    (İbn Haldun Üniversitesi, 2023) İyilikli, Ahmet Cahit; Karakaş, Cemal Fazıl; Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü
    İcra takibinin amacı alacaklının alacağına en az masrafla ve olabildiğince süratle kavuşmasının sağlanmasıdır. Bu maksatla birden fazla takip yolu öngörülmüştür. Haciz yolu ile takiplerde borçluya ait veya onun addolunan bir mal veya hak devletin cebri icra organı tarafından paraya çevrilir ve elde edilen paranın alacaklıya ödenmesi suretiyle bu amaç gerçekleştirilir. Ne var ki mal ya da hakkın satılması için İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) ilgili takip yolu için öngördüğü usulün tamamlanması suretiyle icra takibinin kesinleşmesi ve ödeme süresinin ödeme yapılmaksızın geçirilmesi gerekir. Salt bu prosedür dahi çok defa uzun zaman almakta, bu da alacaklının tatminini güçleştirmekte ya da imkânsız hale getirebilmektedir. İşte bu olumsuz sonuçların engellenebilmesi için kanun koyucu ihtiyati haciz kurumunu kabul etmiş ve normatif düzenlemeye tâbi tutmuştur. İhtiyati haciz kesin haciz yetkisinin gelmesi ile kesinleşmekte (icrai hacze dönüşmekte, İİK m.264/son) ve bu dönüşme, alacaklının alacağına kavuşması bakımından bir ilerleme sayılmaktadır. İhtiyati haciz kararı borçlunun mal kaçırması tehlikesinin bertaraf edilmesi amacıyla çoğu kez karşı taraf (borçlu) dinlenilmeden ve yaklaşık ispat kuralları çerçevesinde verilmekte, bu da borçlunun malvarlığında telafisi güç zararlara neden olabilmektedir. Böyle bir tehlikenin ortadan kaldırılabilmesi, en azından azaltılabilmesi için ihtiyati haciz konusu malların satışı, bu haczin kesinleşmesi aşamasına ertelenmiştir. Burada özellik arz eden husus ihtiyati haczin kesin hacze dönüşmesi için takip edilmesi gereken yasal yollar ile gerek özel hukuk gerek kamu hukuku kaynaklı kesin ve ihtiyati hacizlerin birbiri karşısındaki vaziyeti ile hacze iştirak durumudur. Bu çalışmada bu iki husus ele alınacaktır.
  • Yayın
    Yüksek Seçim Kurulu kararları ışığında cumhurbaşkanı adaylarının seçim gelir ve giderlerinin denetimi
    (İbn Haldun Üniversitesi, 2023) Güler, Fatih
    Türk anayasal sistemi, Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren Cumhurbaşkanının Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilmesini öngörmüştür. 2007 yılında 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in görev süresinin dolmasının ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili Anayasa Mahkemesi’nin verdiği meşhur 367 kararı siyasi ve hukuki bir kriz doğurmuştur. Hukuki anlamda izahı mümkün olmayan bu karara Adalet ve Kalkınma Partisi, Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesini öngören bir anayasa değişiklik paketi ile cevap vermiştir. Halkoylaması ile kabul edilen bu anayasa değişikliğinin ardından Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi esasına geçilmiş ve ayrıntılı bir seçim hukuku süreci ortaya çıkmıştır. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini öngören ilgili anayasa maddesi seçimle ilgili usul ve esasların kanun tarafından düzenlenmesi ilkesini benimsemiştir. 19.01.2012 tarih ve 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu, Cumhurbaşkanı adaylarının seçim gelir ve giderlerine ilişkin usul ve esasları düzenlemiş olup bunların denetlenmesi görevini Yüksek Seçim Kuruluna vermiştir. Çalışmada Yüksek Seçim Kurulunun 2014, 2018, 2023 yıllarında gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde verdiği kararlar ışığında seçim gelir ve giderlerinin denetimi konusu incelenmiştir.
  • Yayın
    Tıbbi müdahalelerde hukuka uygunluk şartları
    (İbn Haldun Üniversitesi, 2023) Nasrat, Qaisar; Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü
    Kişiler, fiziksel veya ruhsal açıdan sağlığında herhangi bir rahatsızlık hissettiğinde hemen bir sağlık kuruluşuna başvurarak tanı ve tedavi talebinde bulunur. Söz konusu tanı ve tedavi işlemine tıbbi müdahale denilmektedir. Tıbbi müdahaleler birçok yöntemle gerçekleştirilmektedir. Özellikle sürekli gelişen bilim ve teknoloji sayesinde tıbbi müdahale de çeşitlilik göstermektedir. Tıbbi müdahalenin amacı kişinin bozulan sağlığını iyileştirmek olmasının yanı sıra kişinin yaşam ve vücut bütünlüğüne yönelik bir müdahaledir. Dolayısıyla, hukuka aykırı olarak gerçekleştirilen herhangi bir tıbbi müdahale kişilik haklarının ihlali sayılmaktadır. Sağlık personeli tarafından gerçekleştirilen tıbbi müdahaleler hukuka uygun olarak gerçekleştirilmenin yanı sıra son derece dikkatli ve özenli olarak yapılmalıdır. Aksi takdirde, sağlık kurumu ve personeline yönelik hukuki ve cezai sorumluluğa yol açmaktadır.
  • Yayın
    Çok partili başkanlık sistemlerde bölünmüş iktidar oluşumunun etki ve sonuçları
    (İbn Haldun Üniversitesi, 2023) Yakacak, Gülnihal Ahter; Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü
    Çok partili başkanlık sisteminde, başkanlık tek bir partinin elindeyken, yasama organını farklı partiler veya koalisyonlar kontrol ettiğinde bölünmüş hükümet ortaya çıkar. Bu bölünme, iki partili bölünmüş hükümet sistemlerinde görülenlere benzer şekilde yasama kilitlenmelerine yol açabilir. Yürütme ve yasama organları arasında iş birliği ve uzlaşma olmadan önemli yasaları geçirmek ve başkanın gündemini uygulamak zorlaşır.
  • Yayın
    Yapay zeka ve iş ilişkileri üzerine yeni Avrupa önerisi
    (İbn Haldun Üniversitesi, 2023) Tullini, Patrizia; Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü; Nalbant, Tuba Zeycan
    Bu makalede Avrupa’nın, Yapay Zeka üzerindeki düzenlemesinin temel ilkelerini ve çalışma hayatındaki iş ilişkilerinin geliştirilmesi hakkında ulusal yasaların uygulanması incelenmektedir. Özellikle Avrupa Birliği tarafından sunulmuş son tekliflere odaklanmaktadır; örneğin platformlardaki çalışma koşullarının iyileştirilmesine ilişkin Direktif ve Avrupa Birliği Yapay Zeka Yönetmeliği gibi teklifler.
  • Yayın
    Denizyoluyla yolcu taşımalarında taşıyanın ölen yolcunun bagajını koruma yükümlülüğüne dair kısa bir değerlendirme
    (İbn Haldun Üniversitesi, 2023) Karaarslan, Tekincan Akif; Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü
    Denizyoluyla yolcu taşıma sözleşmelerinde yolcuların taşıyanlara karşı korunması ve taraflar arasın daki dengenin gözetilmesi bakımından deniz yoluyla yolcu taşıma sözleşmeleri 2002 tarihli ‘‘Deniz Yoluyla Yolcuların Taşınmasına dair Atina Konvansiyonu” akdedilmiş ve uluslararası taşımacılık ile yeknesaklık sağlamak isteyen kanun koyucu Türk Ticaret Kanunu’nun 1247-1271 maddeleri arasında yer alan “Deniz Yoluyla Yolcu Taşınması” hükümlerini mezkûr Konvansiyon’dan almış ancak mülga kanun döneminde var olan “ölen yolcunun bagajının korunmasını düzenleyen” 1130. maddeyi karayoluyla yolcu taşımalarını düzenleyen m.915’e atıfla 6102 sayılı Kanun’a aktarmıştır. Bu çalışmada Mülga Kanun ile karşılaştırmalı olarak deniz yoluyla yolcu taşımalarında yolcunun taşınma esnasında ölmesi üzerine taşıyanın yolcu bagajı üzerindeki koruma yükümlülüğü incelenmiştir.
  • Yayın
    6183 sayılı kanuna göre tasarrufun iptali davaları
    (İbn Haldun Üniversitesi, 2023) Kaya Karahanlı, Melike; Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü
    Hukukumuzda kamu alacaklarının korunmasına ilişkin mevcut düzenlemelerden birisi de tasarrufun iptali davalarıdır. Pek çok kamu borçlusu, borçlarını ödemek istemez. Bu yüzden de çeşitli işlemler yaparak malvarlığını- görünüşte- azaltır. Böylece idare, kamu borcunu tahsil etmek istediğinde, borçlunun malvarlığı ya kalmamıştır ya da var olan malvarlığı borcu karşılamaya yetmemektedir. Böyle durumlarda idare, kanunda yer alan şartların oluştuğunu tespit ederse, kamu borçlusunun yaptığı bazı işlemlerin iptal edilmesi için tasarrufun iptali davası açar. Kısacası, tasarrufun iptali davaları, kamu alacaklılarının kamu borçlarını ödememek için idareden mal kaçırmak amacıyla yaptığı işlemlerin iptali açılan davalardır. Tasarrufun iptali davaları, 6183 sayılı Kanunda 24 ila 31. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bu çalışmada, tasarrufun iptali davalarının amacı, hukuki mahiyeti, tarafları, dava konusunu oluşturan tasarruf türleri, dava açma süresi, yetkili ve görevli mahkeme; kısaca davanın şartları ve özellikleri ele alınmıştır. Çalışmada, tasarrufun iptali davalarının teorik çerçevesi çizilmiştir. Bununla birlikte tasarrufun iptali davaları uygulama için de oldukça önemlidir, zira pek çok yargı kararına konu olmuştur. Teorik bilginin somutlaşması ve uygulama açısından da yol gösterici olması açısından çalışma boyunca çok sayıda yargı kararına yer verilmiştir. Ayrıca, konuyla ilgili güncel bir gelişme olarak, tasarrufun iptali davasına ilişkin 6183 sayılı Kanunun m. 28/1’de yer alan düzenlemenin, Anayasa Mahkemesinin, 22.06.2023 tarihinde verdiği, 16.06.2024 tarihinde yürürlüğe girecek olan iptal edilmesine ilişkin kararı hakkında açıklama ve değerlendirmelerde bulunulmuştur.