Çolak, Yaşar
Yükleniyor...
Araştırma projeleri
Organizasyon Birimleri
İslami İlimler Fakültesi, Temel İslam Bilimleri Bölümü
Köklü bir geçmişe sahip olan İslami İlimler, güçlü bir gelenek oluşturmuştur. Bu gelenek içerisinde, akıl ile vahiy, fizik ile metafizik arasında uyum sağlanmıştır. Ne var ki modern dönemde bu uyum bozulduğu için daha önce var olmayan dinî , hukukî, itikadî, sosyal, psikolojik vb. pek çok problemle karşılaşılmıştır. Bu problemlere çözüm üretilmesi, din ile dünya arasındaki uyum ve yakınlaşmanın yeniden tesisini gerektirmektedir. Bu da İslami ilimlerde nitelikli çalışmalar yapmakla mümkündür.
Adı Soyadı
Yaşar Çolak
İlgi Alanları
İslam Tarihi, Batıda İslam Araştırmaları
Kurumdaki Durumu
Aktif Personel
10 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Yayın Amerika(2022) Çolak, Yaşar; Aycan, İrfan; İslami İlimler Fakültesi, Temel İslam Bilimleri Bölümü; İslami İlimler Fakültesi, Temel İslam Bilimleri BölümüGünümüzde Amerika denildiğinde fırsatlar ülkesi akla gelmektedir; ancak bunun kim için ve ne için söylendiği ilmî olarak incelenmelidir. Müslüman azınlıkların tüm dünyada karşılaştığı sorunların yanında, Amerika Kıtasında yaşayan Müslümanların sorunlarını ele alma görevi hasıl olmuştur. Özellikle bu alandaki çalışmaların azlığı göz önüne alındığında, bu araştırmaların önemi daha da artmaktadır. Bu kitap söz konusu ihtiyaca binaen hazırlanmıştır ve Amerika Kıtasında yer alan ülkeler hakkında temel bilgileri barındırmaktadır...Yayın Batı’da A‘zamî’nin eleştirilerine karşı takınılan tavrın tahlili(İbn Haldun Üniversitesi, 2018) Çolak, Yaşar; Çolak, Yaşar; İslami İlimler Fakültesi, Temel İslam Bilimleri BölümüA‘zamî’nin Kur’an, hadis ve Sünnet alanında çalışmalar yapmış oryantalistlerin görüşlerine yönelik eleştirilerine üç farklı tepkinin geliştiğini gözlemlemekteyiz. Erken dönem İslâmî kaynakların sıhhatini reddeden birinci grup araştırmacılar, benzer konular üzerine yaptıkları çalışmalarında A‘zamî’yi görmezden gelme eğilimi sergilerken; ikinci grup, oryantalist ön kabullere bağlı olarak A‘zamî’nin eleştirilerini reddetme cihetine gitmişlerdir. Son ve üçüncü grup ise bir yandan oryantalistlerin görüş ve varsayımlarını, klasik İslâmî kaynaklardan elde ettiği delillerle reddeden A‘zamî’yi takdir ederken, öte yandan, polemik söylemine akademik temkinle yaklaşmışlardır. Bu bildiride, söz konusu tepkiler hakkında deskriptif bir anlatım verilecek ve farklı tepkileri doğuran tarihî nedenler üzerine tahliller yapılacaktır. Ayrıca, Avrupa’da evrimci görüşler, rasyonalizm ve tarihselciliğin etkisiyle Kitâb-ı Mukaddes çalışmaların incelenmesi için geliştirilen yöntemlerin A‘zamî gibi Müslümanların eleştirilerine yansımaları da tartışılacaktır.Yayın Ulrika Mårtensson, Abdulkader I. Tayob ve Göran Larsson’un İbn Cerîr et-Taberî’nin Târîh’ini farklı okuma denemeleri(Amasya Üniversitesi, 2021) Çolak, Yaşar; İslami İlimler Fakültesi, Temel İslam Bilimleri Bölümü; İslami İlimler Fakültesi, Temel İslam Bilimleri BölümüIt would be plausible to consider that the scholarly works of the Western academic world that facilitate the understanding of the character of Islamic historiography have reached to a significant level both in the sheer magnitude of its quantity as well as its excellence of quality. At its infancy, the focus of the research field was restricted on the authenticity of historical sources regarding the early Islamic period. Subsequently, the critical-literary theory based approaches became prominent which rather than dating the time or validating the narrations in historical sources, following the modern and the postmodern theories concentrated on the forms of composition and what message is delivered through them. The works undertaken on Ibn Jarīr al-Tabarī’s historiography by Ulrika Mårtensson, Abdulkader I. Tayob and Göran Larsson represent such endeavor. The outstanding common trait of all the three Western-trained scholars is their inquiry whether or not the medieval Islamic historiography could be read through the modern history theories, and more specifically a purpose to determine what al-Tabarī’s Tarīkh al-umam wa’l-mulūk in holding its literary value could reveal to us what really happened in history. Al-Tabarī is one of the classical Muslim historians appealing for both the Western and the Muslim scholarly world. Since the second half of the previous century, it has been asserted that the al-Tabarī’s historiography cannot be reduced merely to a genre of “news archive” as its value has surpassed it...Yayın Abbâsî İslâm tarihyazıcılığını edebî eleştiri odağında okumak: Tayeb el-Hibri örneği(Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, 2022) Çolak, Yaşar; Çolak, Yaşar; İslami İlimler Fakültesi, Temel İslam Bilimleri BölümüBu çalışma, Abbâsî İslâm tarihyazım geleneğini edebî tahlil perspektifinden ele alan Amerikalı araştırmacı Tayeb el-Hibri’nin akademik çabalarını değerlendirmeyi amaçlamaktadır. İlk bölümde Batı’da geliştirilen yazılı eserlerin doğasını ve temel formlarını ortaya çıkarmayı amaçlayan edebiyat eleştirisini İslâm tarihinin klasik kaynaklarına uygulamaya çalışan Batılı İslâm araştırmacılarının çalışmalarına kısaca temas edilmektedir. İkinci bölümde ise Hibri’nin çalışmaları hakkında kısaca bilgiler verilmekte, akabinde edebî tahlil yoluyla erken dönem Abbâsî hilafetine dair kaynaklardaki bilgilerin mahiyetine ilişkin ulaştığı sonuçlar değerlendirilmektedir. Hibri, Ortaçağ Müslüman tarihçilerin düşünce dünyasını yeniden inşa etme ve onların edebî başarılarına gereken değeri verme çabasında, hem filolojik hem de tarihsel eleştiri paradigmalarını aşan bir metodolojiye ihtiyaç duyulduğu kanaatindedir. Bu düşünce çizgisini takip ederek iki önemli başyapıtında İslâm tarihçiliğinde tarihsel gerçekliğin inşasında en temel araçlar olarak kullanılan haberi/rivayeti bir söylem olarak ele almakta, haberin/rivayetin kendisi kadar tutarlı bir anlatıya nasıl dönüştürüldüğüne ilişkin interaktif süreci irdelemeye çalışmaktadır. Ortaçağ İslâm tarihçilerini yaşadıkları dönemin toplumsal, tarihsel, ekonomik koşullarına bağlı olarak oluşturdukları tutarlı anlatılarla geçmişi yorumlamaya çalıştıklarını, bunu yaparken mecaz, kinaye, kelime oyunları ve ironi gibi bir dizi karmaşık üslup biçimlerini kullandıklarını ileri sürmektedir.Yayın 1960’tan günümüze Bermuda Müslümanlarının tarihi(Kopernik Kitap, 2021) Çolak, Yaşar; Çolak, Yaşar; İslami İlimler Fakültesi, Temel İslam Bilimleri BölümüBu kitap, Bermuda İslâm toplumunun entelektüel, politik ve dinî tarihiyle ilgilidir. Bermuda, Atlantik’in kuzeyinde farklı dinî grupların bir arada yaşadığı çoğulcu bir ada toplumudur. İslâm, adada yaşayan ve giderek büyüyen dinler arasında yer almaktadır. İslâm’ın Bermuda’ya girişi Amerikan ırkçılığına ve ayrımcılığına karşı Tanrı merkezli bir protesto hareketi olarak doğan İslâm Milleti’nin (Nation of Islam / NoI) davetçileri vasıtasıyla gerçekleşmiştir. 1930’ların başında Amerika’da proto-İslâmî bir hareket olarak başlayan İslâm Milleti, 1960’larda Malcolm X ve 1975’ten sonra da İmam Warith Deen Muhammed gibi liderlerin dönüştürücü çabalarıyla Ehl-i Sünnet çizgisine doğru evrilmiştir. Buna paralel olarak Bermuda Müslümanları da ana akım İslâmî çizgiye doğru bir dönüşüm yaşamıştır. Günümüzde Bermuda Müslümanları genel nüfusun yüzde birini oluşturmaktadır. Kitapta konu iki ana bölümde ele alınmaktadır. Birinci Bölümde Bermuda hakkında temel bilgilere yer verilmekte, siyahların uzun bir süre sürdürdükleri özgürlük mücadelesinin yer yer Müslüman tecrübesiyle kesişen yönlerine işaret edilmektedir. İkinci Bölümde yazılı ve sözlü kaynaklara dayanılarak Bermuda İslâm toplumunun 1960’lı yıllara kadar geriye giden oluşumu, zaman içindeki değişimi, bunun ortaya çıkardığı problemler ile önemli şahsiyetler üzerinde durulmaktadır...Yayın Amerika’da İslâmofobinin yükselişi ve içselleştirilmesi(Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 2019) Çolak, Yaşar; Çolak, Yaşar; İslami İlimler Fakültesi, Temel İslam Bilimleri Bölümüİslâmofobi, irrasyonel ve yapay bir nefret ve İslâm korkusu temelinde Müslüman aleyhtarlığı ve ayrımcılığını karşılamak üzere kullanılan bir terimdir. Bu yönüyle Müslümanları eleştirmekten çok farklı bir olgudur. Bu ayırımı dikkate almayanlar, Müslümanların tarihsel tecrübesi veya çağdaş Müslümanlar hakkındaki her eleştiriyi, faydalı olup olmadığına bakmaksızın, İslâmofobik çerçeveye yerleştirme eğilimi sergilemektedirler. Bunun İslâmofobi ile mücadele stratejisini olumsuz etkilediğini tahmin etmek zor olmasa gerektir. Kabul etmek gerekir ki Batı’da yerleşme ve yerlileşme sürecindeki Müslümanların sosyal, siyasal ve kültürel hayatlarıyla ilgili gerek akademi de gerekse basında pek çok eleştiri dillendirilmektedir. Sağduyulu kesimlerce yapılan yapıcı eleştirilere duygusal davranmak veya hepsini İslâmofobi sepetinin içine atmak ne yazık ki yerlileşme süreçlerine yardımcı olmamaktadır.Yayın Fethullahçı Terör Örgütü veya Paralel Devlet yapılanmasının (FETÖ/PYD) Amerika Birleşik Devletleri’ndeki faaliyetleri(Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 2019) Çolak, Yaşar; Çolak, Yaşar; İslami İlimler Fakültesi, Temel İslam Bilimleri BölümüFetullahçı Terör Örgütü veya Paralel Devlet Yapılanması’nın (FETÖ/PDY) Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) algısını tartışmadan önce, bağlıların sivil toplum, eğitim, siyaset, medya ve kültürel olarak geliştirdikleri ilişkilerde burayı bir merkez olarak kullanmaları sebebiyle, sürecin tarihi, sosyokültürel ve psikolojik arka planına dair kısa bir giriş yapmak faydalı olacaktır.Yayın Fred Mcgraw Donner’in islâm tarihçiliği ve inananlar hareketi tezi üzerine(İTOBİAD, 2020) Çolak, Yaşar; Çolak, Yaşar; İslami İlimler Fakültesi, Temel İslam Bilimleri BölümüBu makale, Fred M. Donner’in VII. yüzyılda İslâmî hareketin doğuşu ve yayılmasına ilişkin tezi ile Batı ilim dünyasında buna yöneltilen eleştirileri ele almaktadır. Konuya giriş bağlamında Donner’in akademik hayatı, çalışmaları, metodolojisi ve başarısı hakkında kısaca bilgi verilmekte, bilahare İnananlar Hareketi adını verdiği tezi ve hareketin tarihsel bağlamda hızla genişlemesinin dinamiklerine ilişkin görüşleri ortaya konulmaktadır. Donner’in temel tezi şudur: Hz. Muhammed (SAV.) dinî bir lider olarak İslâm’ı benimseyen putperest geçmişli insanların yanı sıra Yahudi ve Hristiyanları da içine alan monoteist ve ekümenik karakterli dinî bir hareket başlatmıştır. Ona göre hareketin başlangıçtaki amacı ayrı bir inanç topluluğu oluşturmak değil, dindar yaşam biçimine dayalı tevhit akidesini ihya etmekti. İnananlar Hareketi yaklaşık yüz yıl sonra, Emevî Halifesi Abdülmelik b. Mervân döneminde, Yahudiler ve Hristiyanları dışlayarak, Müslüman toplum olarak bildiğimiz tek ve ayrı bir inanç grubu hâline dönüşmüştür. Makalenin ilerleyen kısımlarında Donner’in tezine yönelik Batı’daki reaksiyonlara temas edilmekte, son olarak da eleştirel tahlillere yer verilmektedir.Yayın İslam tarihi çalışmalarının Batı'daki tarihsel gelişimi üzerine(Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, 2019) Çolak, Yaşar; Çolak, Yaşar; İslami İlimler Fakültesi, Temel İslam Bilimleri BölümüBatı’da İslâm tarihi çalışmalarının gelişim seyri dört farkı dönemler halinde incelenebilir. Birincisi, teolojik-polemiksel reddiyeler dönemidir. Bu döneme ait eserler kaynaklara dayalı bilgilerden yoksun olup, daha ziyâde, İslâm'a bir din olarak tepki göstermeyi amaçlayan çalışmalardır. Bunu klasik İslâm kaynaklarında sunulan bilgilere bağlı olarak bir anlatı ortaya koymayı amaçlayan tasvirci çalışmalar dönemi takip etmiştir. Üçüncüsü, klasik İslâm kaynaklarının eleştirel analizini önceleyen çalışmaların yapıldığı dönemdir. Dördüncü ve sonuncusu ise tarih inşâsında kurtuluş tarihinin ürünü olarak kabul ettikleri İslâmî kaynakların güvenilir olmadığını savunan revizyonistlerin öne çıktığı dönemdir. Revizyonist yaklaşımı benimseyenlerin bir kısmı, İslâmî kaynakları yalnızca edebî tahlillere elverişli metinler olarak görürken, bir kısmı da erken dönem İslâm tarihine ilişkin yapılacak çalışmaların daha ziyade gayrimüslimlere ait hâricî kaynaklan esas alması gerektiğini savunmuşlardır. Bu makalenin temel amacı, bu farklı dönemlerin belli başlı temsilcilerini referans alarak Batı’da erken dönem İslâm tarihine İlişkin yapılan çalışmaların tarihi seyri hakkında genel bir panorama çizmektir.Yayın Fuad Sezgin’in çalışmalarının Batı’daki yansımaları üzerine(İnönü Üniversitesi, 2019) Çolak, Yaşar; Çolak, Yaşar; İslami İlimler Fakültesi, Temel İslam Bilimleri BölümüFuad Sezgin, hem ülkemizde hem de Batı akademik çevrelerinde önemli bir yer edinmiş kıymetli İslâm âlimlerimizden biridir. İslam ilim geleneğine bağlı olarak çalışan ilim adamları içinde Batı’da en fazla atıf alanlardan birisidir. İslam medeniyetinin en geniş kaynağı ve hafızası mahiyetindeki rivâyetlere karşı oryantalist dünyada takınılan menfi tavra karşı çıkmak ve İslâm bilim tarihini oryantalist söyleme kurban etmemek amacıyla bir ömür çalışmıştır. Onun ilmî çabaları, hem İslâm’ın erken dönem yazılı kaynaklarının tanınması hem de Batılı İslâm araştırmalarındaki hâkim söylemin yapısını ve açmazlarını çözümleme açısından bizler için referans değeri taşımaktadır. Bu tebliğde, Fuad Sezgin’in Buhârî’nin Kaynakları ve Arap İslam Bilimleri Tarihi (Geschichte des Arabischen Schrifttums-GAS) gibi eserlerinde ortaya koyduğu tezler ve savunduğu fikirlerin Batı’da nasıl karşılık bulduğu sorusuna cevap aranacaktır. Bunun için öncelikle Batılı araştırmacıların Sezgin’in eserlerine yazdıkları değerlendirme yazıları ve kitaplardaki atıfları incelenecektir.