Yaslıçimen, Faruk

Yükleniyor...
Profil fotoğrafı
E-posta Adresi ORCID Profili WoS Profili Scopus Profili YÖK Araştırmacı Profili Google Akademik Profili TR-Dizin Profili SOBİAD Profili Web Sitesi

Araştırma projeleri

Organizasyon Birimleri

Organizasyon Birimi
İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih Bölümü
Tarih Bölümü, çok-yönlü, disiplinler-arası, mukayeseli ve sosyolojik bir zenginlik üretmeyi; bu suretle, gerek Avrupa-merkezci veya Batı-merkezci, gerekse dar Osmanlı-Türk odaklı yaklaşımları aşmayı amaçlamaktadır.

Adı Soyadı

Faruk Yaslıçimen

İlgi Alanları

Osmanlı Tarihi, Sosyal Tarih, Şiiler, Kültür Politikaları

Kurumdaki Durumu

Pasif Personel

Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 10 / 12
  • Yayın
    Arts, market and the state: Cultural policies in introspect
    (SETA, 2018) Yaslıçimen, Faruk; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih Bölümü; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih Bölümü
    The field of cultural policies is novel and burgeoning; it harbors diverse and even contradictory approaches, with no universally recognizable principles; it has no common language of its own nor any unified theoretical perspective. The field is fragmented and heterogeneous in nature and bound to the interaction of multiple actors in different institutional settings. Although it began initially as a western academic and institutional endeavor, and developed mostly in the U.S. and Western Europe, cultural policies has turned out to be a common good for the entire world both as an academic discipline and as a bureaucratic and institutional enterprise.
  • Yayın
    History and activism combined: An interview with Machiel Kiel on his life-long efforts to save Ottoman monuments
    (Indiana University Press, 2020) Yaslıçimen, Faruk; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih Bölümü; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih Bölümü
    Machiel Kiel is a renowned professor of Ottoman history who has devoted his life to scholarly research. He has penned over 300 articles and seventeen books on the Ottoman Balkans and historical topography, especially the earlier periods. Thanks to his tireless efforts in conducting field research, Kiel docu­mented many previously undocumented Ottoman monuments in the Balkans and published scholarly works on them. But this reflects only one side of his engagement with Ottoman history. Kiel also took an active role to save Ottoman monuments from immediate danger of collapse or demolishment by local authorities. The cases in this interview detail his activism and show that Kiel did not simply leave the monuments to their fate but continued to follow each case individually turning them into important causes...
  • Yayın
    Turgut Cansever: In pursuit of wisdom through architecture
    (Turkuvaz Medya, 2018) Yaslıçimen, Faruk; Yaslıçimen, Faruk; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih Bölümü
    "Think of the Ottoman Empire, which developed its peculiar modemity without experiencing the Tanzimat and its aftermath; this is the type of architect Turgut Cansever is," said Beşir Ayvazoğlu, a well-known Turkish literatüre and biographical writer, in his short commentary on Turgut Cansever (1921-2009). Having passed away nine years ago on Feb. 22, 2009, Cansever was a well-known Turkish architect and a prominent figüre in reinterpreting and refashioning the centuries old architectural heritage of Turkey by inventing a novel approach that combines traditional architectural principles pertaining to a set of moral values and beliefs with a modem perspective. Commentators rarely miss the chance to mention that Cansever is the only architect in the world who received Aga Khan Awards for architecture three times.
  • Yayın
    Biz Osmanlı değil miyiz? Şii Nureddin ve İbrahim’in sürgünden dönüş mücadelesi
    (Koç Üniversitesi Yayınları, 2020) Yaslıçimen, Faruk; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih Bölümü; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih Bölümü
    1894 yılının Haziran ayında Babıâli’den Bağdat Vilayetine gönderilen bir yazıda Hılle’den 68 imzayla Arapça bir dilekçe gönderildiği ve söz konusu dilekçede Caferilerden beş kişinin Bağdat Vilayeti’nde adaletsiz bir muameleye maruz kaldığının yazıldığı belirtiliyordu. Babıâli, konu hakkında vilayet idaresinden izahat beklemekteydi. Dilekçede 1894 yılında vuku bulan ve uluslararası yankılan da olan Samarra Vakıası esnasında Şiilerin yaşadığı mağduriyetten bahsediliyordu. Öyle ki, imza sahipleri önce Samarra müftüsünü Şiiler aleyhindeki hakaret ve kışkırtmalarından dolayı sancak mutasarrıfına şikâyet etmiş ve bu durumu vilayet merkezine de telgraf çekerek bildirmişlerdi. Ardından Bağdat Valiliği, Hılle Kaymakamlığı’ndan konunun araştırılmasını istedi. Bunun üzerine Hılle kaymakamı müftüyü şikâyet eden dilekçeye imza veren beş kişiyi hükümet konağına çağırdı. İddiaya göre bu kişiler hakarete ve işkenceye uğramış, tutuklanarak şehir merkezinde cümle âleme teşhir edilmişlerdi. Yüzlerine kömür tozu ve çamur sürülerek merkeplere bindirilmiş ve önlerinde davulcu ve zurnacılar, sağ ve sol yanlarında zaptiyeler eşliğinde çarşı pazar dolaştırılmışlardı. Dahası, ahalinin bunları dövmesi için kalabalık yerlerde duraklanmış ve bu kişiler Hılle’nin dışına kadar bu vaziyette çıkartılmışlardı...
  • Yayın
    Yerli ve küresel kültür arasında Türkiye’de kültür politikası üretmek
    (Türk Edebiyatı Vakfı, 2017) Yaslıçimen, Faruk; Yaslıçimen, Faruk; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih Bölümü
    Günümüz dünyasında kültür ve sanat üretimi piyasa ekonomisiyle sıkı bir ilişki içindedir. Bir ülkenin kültürel ve sanatsal ürünlerinin küresel pazarlardaki konumu ve payı hem yerel kültürün küreselleşme düzeyi, hem de kültürel hegemonya ile irtibatlıdır. Kültürel ve sanatsal ürünler, belli aktörler eliyle kültür endüstrisinin arz ve talep dengeleri içinde farklı bağlamlara taşınır ve bu süreçte alışveriş ve etkileşime girerler. Kültürel ve sanatsal üretimler değer ve bağlamdan münezzeh olmadıkları için etkileşimler, dünya görüşü ve kimlikler üzerinden bir küresel rekabete de kapı aralamaktadır. Zira kültüre ilişkin yerlilik, küresellik ve evrensellik algıları dünya görüşü ve siyasi tutumla doğrudan alakalıdır. Kimlik, kültür ve sanatlar arasında, kültürel direnç ile kültürel hegemonya bağlamında kurulan ilişkinin sıfır toplamlı olup olmaması ise kültürel etkilenimlerin dengeli bir şekilde gerçekleşip gerçekleşmediğine bağlıdır.
  • Yayın
    The Committee of Union and Progress and The Iraqi Shiites
    (Routledge, 2024) Yaslıçimen, Faruk; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih Bölümü
    This article analyses the relationship between the Committee of Union and Progress (CUP) and the Shiite subjects of Ottoman Iraq in the late nineteenth and early twentieth centuries. Drawing on a wide range of archival sources, it examines the various contexts in which the CUP attempted to integrate Iraq's Shiite population into the state apparatus – for example, by authorizing and supporting the establishment of modern Shiite schools or by employing Shiite scholars at the Ottoman courts. The Shiites themselves navigated administrative contexts, regularly petitioning the Ottoman authorities to fight for their rights under the recently restored constitution of 1908, thus exercising agency as Shiite subjects of the empire. In dealing with Iraq's Shiite population, the CUP government in Istanbul had to negotiate continuity and change in its policies towards them from earlier practices under the rule of Abdulhamid II (r. 1876–1909). New policies and administrative practices towards Iraq's Shiite population also had to be negotiated with local political intermediaries – creating a complex political constellation in which the equally complex relationship between the CUP and the Iraqi Shiites would unfold.
  • Yayın
    Saving the minds and loyalties of subjects: Ottoman education policy against the spread of shiism in Iraq during the time of Abdülhamid II
    (Bilim ve Sanat Vakfı, 2016) Yaslıçimen, Faruk; Yaslıçimen, Faruk; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih Bölümü
    Towards the end of the nineteenth century, Ottoman authorities realized that the Sunni orthopraxy and ipso facto state sovereignty in Iraq were in danger. They believed that the great numbers of Sunni masses converting to Shiism could pose a serious political risk in the near future. To guarantee the political loyalties of the subjects living in Iraq, the Ottoman authorities formulated a policy of education to protect and correct beliefs. This article explains how the Ottoman government during the time of Abdülhamid II applied counter-measures against the perceived spread of Shiism in Iraq. These included appointing single Sunni professors to madrasas, sending itinerant preachers among the tribesmen to teach them the basic tenets of Sunnism, opening modern schools, and taking Iraqi Shiite boys at an early age to Istanbul to change their beliefs. The article further addresses issues that emerged during the implementation of this policy, such as the questions of whether to select local or non-local ulama and how to overcome financial challenges. Overall, the Ottoman policy of education aimed at disseminating an identity of Ottomanness (Osmanlılık) that included the correction of the beliefs of non-Sunni Muslim groups. This also meant re-defining Ottomanness in closer association with the Sunni interpretation of Islam.
  • Yayın
    Art, artists and politics: no limits for transgression?
    (Turkuvaz Medya, 2018) Yaslıçimen, Faruk; Yaslıçimen, Faruk; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih Bölümü
    Be it Susan Sarandon's tacit support for the Trump administration following his presidential inauguration in February 2017, or Meltem Cumbul's unprecedented discourtesy to Semih Kaplanoğlu, one of Turkey's well known contemporary film directors, during the 24th Adana Film Festival award ceremony held in September 2017... There are countless examples that illustrate how artists intervene in the socio-political field, not particularly with their artistic production but their words and opinions, which are occasionally blended with clear-cut political positions, worldviews, or ideologies. No doubt, few can argue against the involvement of art in politics. However, the focus here is on the artist and the issue, being styles, kinds, and limits of artistic expression in engaging with politics.
  • Yayın
    Yerel yönetimlerde kültür politikaları
    (İLKE, 2018) Yaslıçimen, Faruk; Yaslıçimen, Faruk; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih Bölümü
    Kültür ve kültüre ilişkin uzun yıllardır süregelen tartışmalara rağmen kültür politikaları Türkiye için hâlâ yenidir. Bir yandan yerel ve küresel piyasalarda genişleyen kültür endüstrisi diğer yandan artan şehir nüfusuna koşut yükselen nitelikli sanatsal ve kültürel etkinlik talebi... Yerel yönetimler, sivil toplum ile birlikte geniş kitlelere kültür-sanat arzı sunmaya devam ediyor ancak bu geniş ölçekli çabaya, ciddiye alınması gereken ve kronikleşmiş bazı biçim ve içerik sorunları da eşlik ediyor. İşte bu politika notunun amacı, yönetimlerin kültür politikaları konusunda yaşadıkları sıkıntılara ilişkin genel bir çerçeve çizmek ve sorunlu noktalara ilişkin bazı çözüm önerileri getirmektir. Bu çerçevede metinde Kamu İhale Kanunu, alandaki koordinasyon sorunu, içerik belirleme ve karar verme süreçleri, muhatap odaklılık ve kültürel faaliyetler için üretilen mekânlar gibi konular ele alınmaktadır. Ayrıca eğitim ile kültürün yerel bağlamlardaki kesişimleri ve geleneksel sanatlara rekabetçi yaklaşım gibi birkaç konuda da örnek önerilerde bulunulmaktadır.
  • Yayın
    Rönesans’ı tarihlemek ya da tarihi dönemlere ayırmak
    (İbn Haldun Üniversitesi, 2017) Yaslıçimen, Faruk; Yaslıçimen, Faruk; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih Bölümü
    Fransız Annales ekolünün üçüncü kuşak güçlü temsilcilerinden Jacques Le Goff’un “Tarihi Dönemlere Ayırmak Sart Mı?” başlıklı kitabı Avrupa tarihinin önemli dönemlerinden biri olan Rönesans’ı ele alıyor. Bu konuda genel kültür hâline gelmiş bilgimiz bize, Rönesans’ın 15. yüzyılda başlayıp kendinden önceki Orta Çağ’dan kesin bir kopuşu temsil ettiğini ve günümüzün müreffeh Avrupa’sının oluşmasına zemin hazırlayan şartların iste bu dönemde ortaya çıktığını söylüyor. Le Goff ise aynı kanaatte değil. Rönesans’ın tarihteki imtiyazlı konumundan biraz aşağı çekilmesinin gerektiği kanısında ama bunun tarihte bir dönemlendirme sorunundan kaynaklandığını görüp konuyu daha geniş bir çerçevede ele alıyor.