The monarchy between historical legitimacy and complex challenges: How did Jordan survive the Arab Spring?
Dosyalar
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
In 2011 a series of demonstrations came across many Arab countries like a snowball in what was known as the wave of the Arab Spring. Starting in Tunis, then Egypt, Yemen, Syria, Libya, and Jordan followed. This wave has led to democratic transition in Tunis and Egypt in the very early months of the demonstrations, and a civil war and a dramatic state failure in Syria, Yemen, and Libya. However, Jordan’s spring seemed to be less dramatic. No absolute violence happened nor did regime change occur. What Jordan faced was putting it in the loop of the project of democratization that had started in 1989 and yet did not come into the light. In this paper, I show the roots of the state establishment in Jordan and highlight the events that shaped the legitimacy of the monarchy and then analyze the tools and strategies the monarchy followed to sustain its legitimacy and preserve its stability, from the early establishment of the state to the Arab Spring. Finally, this paper argues that the monarchy in Jordan can neither be considered democratic or authoritarian, rather it maneuvers between multiple strategies and seized opportunities to remain stable in the region and legitimate in the state. This paper demonstrates the complexity of Jordanian politics on the international and regional levels that influences its internal politics. This paper takes the historical process method and refers to Max Weber and Mich 00e0a09+l Mann to address the concepts of legitimacy and state power in the case of Jordan within a proper theoretical context.
2011 yılında birçok Arap ülkesinde Arap Baharı dalgası olarak bilinen bir dizi gösteri gerçekleşti. Tunus'tan başlayan bu dalga ardından Mısır, Yemen, Suriye, Libya ve Ürdün'e yayıldı. Arap baharı gösterileri daha ilk aylarında Tunus ve Mısır'da demokratik geçişe, Suriye, Yemen ve Libya'da ise bir iç savaşa ve dramatik bir devlet başarısızlığına yol açtı. Ancak, Ürdün'ün baharı daha az dramatik görünüyordu. Ne mutlak bir şiddet, ne de bir rejim değişikliği yaşandı. Ürdün'ün karşı karşıya olduğu şey, onu 1989'da başlayan ve henüz gün yüzüne çıkmayan demokratikleşme projesinin döngüsüne tekrar sokmuştu. Bu tez makalesi Ürdün'de devletin kuruluş aşamasından Arap Baharı'na kadar devlet kuruluşunun köklerini incelemekte, monarşinin meşruiyetini şekillendiren olayları vurgulamakta ve daha sonra monarşinin meşruiyetini sürdürmek ve istikrarını korumak için izlediği araç ve stratejileri analiz etmektedir. Son olarak, bu makale Ürdün'deki monarşinin ne demokratik ne de otoriter olarak düşünülemeyeceğini; bunun yerine bölgede istikrarını ve devlet içinde meşruiyetini devam ettirebilmek için çoklu stratejiler arasında manevra yaptığını ve fırsatlarını değerlendirdiğini savunmaktadır. Bu tezmakalesi, Ürdün'ün iç siyasetini etkileyen uluslararası ve bölgesel düzeylerdeki politikalarının karmaşıklığını ortaya koymaktadır. Makalede tarihsel süreç yönetimi izlenmekte ve Ürdün örneğinde meşruiyet ve devlet iktidarı kavramlarını uygun bir teorik bağlamda ele almak için Max Weber ve Michael Mann'a atıfta bulunulmaktadır.