Çınar, Ömer

Yükleniyor...
Profil fotoğrafı
E-posta Adresi ORCID Profili WoS Profili YÖK Araştırmacı Profili Google Akademik Profili TR-Dizin Profili SOBİAD Profili Web Sitesi

Araştırma projeleri

Organizasyon Birimleri

Organizasyon Birimi
Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü
İbn Haldun Üniversitesi Hukuk Fakültesi, hukuk ve adalet bilincinin toplumda yaygınlaşmasına hizmet edebilecek, ulusal ve uluslararası hukuk alanında yaşanan gelişmeleri yorumlayıp değerlendirebilecek, fikrî bağımsızlığa sahip, çokdilli, küresel rekabet ortamında başarı sağlayabilecek ve Türkiye'yi uluslararası alanda temsil edebilecek hukukçular yetiştirmeyi hedeflemektedir.

Adı Soyadı

Ömer Çınar

İlgi Alanları

Devlet ve Hukuk

Kurumdaki Durumu

Aktif Personel

Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 3 / 3
  • Yayın
    Terekenin resmi defterinin tutulmasının anonim şirketin nama yazılı pay senetleri üzerindeki mirasçılık hakkına etkisi
    (İbn Haldun Üniversitesi, 2023) Çınar, Ömer; Yıldız, Şükrü; Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü; Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü
    Nama yazılı hisse senedi kıymetli evrak niteliğinde olup, hakkın senede bağlı olması nedeniyle (nama yazılı hisse senedi) olmadan, yani senet ibraz edilmeden senede bağlı haklar kullanılamayacaktır. Payın miras yoluyla kazanılmasında, mirasçının pay sahibi olarak şirkete karşı pay defterine yazım isteyebilmesi için hem nama yazılı hisse senedini hem de veraset ilamı ve taksim belgesini birlikte ibraz etmesi gereklidir. Bu nedenle, mirasçıların şirketteki payları kazanmalarını, çıplak paylarda olduğu gibi, sadece pay defterinde pay sahibi olarak görünen murisin mirasçısı olduğunu belirten veraset ilamının ibrazına bağlayan kuralın, kıymetli evrak niteliğindeki nama yazılı hisse senetlerine bağlanmış paylarda uygulanması mümkün değildir. Mirasçılardan biri tarafından tereke için resmi defter tutulması amacıyla dava açılması halinde, mirasçıların mirası kabul edip etmeyeceği belli olmadığından, mirasçıların miras bırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak kanun gereğince kazanamadığı, yani TMK m. 599/1 hükmünün uygulanamayacağı kabul edilmelidir…
  • Yayın
    Kiracı lehine yapılan kefalet sözleşmesinin Türk Borçlar Kanunu’nun süreli ve süreli olmayan kefalet hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi
    (İstanbul Medipol Üniversitesi, 2018) Çınar, Ömer; Çınar, Ömer; Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü
    Kefilin sorumluluktan kurtulması bakımından süreli ve süreli olmayan kefaletin sonuçları çok farklıdır. Kira sözleşmelerinde kira süresinin tamamlanmasından sonra kiralananın kiracı tarafından kullanılmaya devam edilmesi nedeniyle kira sözleşmesinin belirsiz süreli sözleşmeye dönüşmesi ya da bir yıllık süre için uzaması hallerinde kefalet sözleşmesinin devam edip etmediği hususu kefaletin süreli olup olmaması ile yakından ilgilidir. Bu çalışmada Türk Borçlar Kanunu’nun süreli ve süreli olmayan kefalet sözleşmeleri hükümleri yanında kefalet sözleşmesinde süre öngörülmemesi halinde kira sözleşmesindeki sürenin kefalet sözleşmesine uygulanıp uygulanamayacağı ve kefilin sorumlu tutulabileceği kefalet süresi ayrıntılı şekilde incelenmiştir.
  • Yayın
    Vakıflar Kanunu’nun 17. maddesi çerçevesinde icareteynli ve mukataalı taşınmazların vakfına dönmesi
    (Ibn Haldun University Press, 2023) Çınar, Ömer; Çınar, Ömer; Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü
    Osmanlı Devleti’nde icareteynli ve mukataalı vakıflarda mutasarrıfın mirasçı bırakmaksızın ölmesi halinde kural olarak, vakıf malı mahlulen vakfına dönmekteydi. Ancak, 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi2 ve 2762 sayılı Vakıflar Kanunu3 , mülkiyet ve yararlanma hakkı şeklinde ikili ayrımı kaldırıldığından, söz konusu icareteynli ve mukataalı vakıf mallarını tasfiye etmek için bir düzenleme kabul edilmiştir. Mülga 2762 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 29.maddesinde, on yıl içinde taviz bedeli ödenmeyerek terkin edilmeyen icareteynli ve mukataalı vakıf kayıtlarının on yılın sonunda kendiliğinden terkin edilmesini ve mülkiyetin mutasarrıfa geçmesini düzenlemiştir. Ancak söz konusu süre içinde, taviz bedeli ödenmeyen ve şerhi terkin edilmeyen taşınmazlar için Kanunkoyucu, 1945 yılında 4775 sayılı Kanunla4 2762 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 29.maddesini değiştirmiş ve süreyi on yıl daha uzatmıştır. Bu hükme göre (2762 sayılı Kanun m.29), “On yıl içinde bu Kanun hükümlerine göre taviz vermek yolu ile icareteyn veya mukataa kayıtları terkin edilmemiş olan gayri menkullerin mülkiyeti on yıl sonunda kendiliğinden mutasarrıflarına geçer ve vakfın hakkı da ivaza dönerek gayri menkulün tamamı bu ivaz karşılığında birinci derece ve birinci sırada ipotek sayılır...