Aybakan, Bilal

Yükleniyor...
Profil fotoğrafı
E-posta Adresi ORCID Profili YÖK Araştırmacı Profili Google Akademik Profili SOBİAD Profili Web Sitesi

Araştırma projeleri

Organizasyon Birimleri

Organizasyon Birimi
İslami İlimler Fakültesi, Temel İslam Bilimleri Bölümü
Köklü bir geçmişe sahip olan İslami İlimler, güçlü bir gelenek oluşturmuştur. Bu gelenek içerisinde, akıl ile vahiy, fizik ile metafizik arasında uyum sağlanmıştır. Ne var ki modern dönemde bu uyum bozulduğu için daha önce var olmayan dinî , hukukî, itikadî, sosyal, psikolojik vb. pek çok problemle karşılaşılmıştır. Bu problemlere çözüm üretilmesi, din ile dünya arasındaki uyum ve yakınlaşmanın yeniden tesisini gerektirmektedir. Bu da İslami ilimlerde nitelikli çalışmalar yapmakla mümkündür.

Adı Soyadı

Bilal Aybakan

İlgi Alanları

Mali Muamelat Fıkhı, İslam Hukuk Tarihi, Fıkıh Usulü, İslam İktisadı

Kurumdaki Durumu

Aktif Personel

Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 7 / 7
  • Yayın
    Muhammed Mustafa el-Azamî: Hayatı - fikirleri - katkıları
    (İbn Haldun Üniversitesi, 2019) Aybakan, Bilal; Sarıkaya, Abdüssamet; Aybakan, Bilal; Sarıkaya, Abdüssamet; İslami İlimler Fakültesi, Temel İslam Bilimleri Bölümü
    Sayın rektörüm, muhterem hocam Muhammed Avvame, değerli meslektaşlarım, bu etkinliğimize uzaktan yakından teşrif eden kıymetli misafirler, hanımefendiler, beyefendiler, sevgili öğrenciler, değerli dinleyiciler, hepinizi hürmetle selamlıyorum, saygılar sunuyorum. Uluslararası Muhammed Mustafa el-Azamî Sempozyumu’na hepiniz hoş geldiniz. Sözlerin en güzeli Allah kelâmı ile az önce açılışını yaptığımız bu ilmî faaliyete bizleri muvaffak kılan Yüce Rabbime hamd ediyor, hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum.
  • Yayın
    Fıkhın Aristo'su olmak
    (Ketebe Kitap ve Dergi Yayıncılığı, 2017) Aybakan, Bilal; Aybakan, Bilal; İslami İlimler Fakültesi, Temel İslam Bilimleri Bölümü
    Hicri 150 yılında doğan İmam Şafiî 204’te vefat eder. Toplam 54 senelik ömrüne -ki miladi takvime çevirdiğimiz zaman 52 seneye düşmekte- büyük başarılar sığdırmıştır. Yaşadığı dönemin entelektüel hayatını bize bütün detaylarıyla aktarmış olması sebebiyle, yaşadığı dönemin bütün gelişmelerini, tartışmalarını, bu tartışmaların taraflarını önümüze serer. Onun geride bıraktığı bu miras olmasaydı, biz o dönemdeki ilim hayatını sağlıklı olarak, bugünkü kesinlikte tespit edemezdik. Bu büyük âlimin kişilik özelliklerine de dikkatinizi çekmek isterim: ilme adanma, idealizm, azim, düşünceleri uğruna tehlikeleri göze alma, onurlu duruş. Hemen hatırlamalıyız: Bu özellikler, tarihimizde “büyük âlim” olarak temayüz etmiş diğer bütün isimlerde de var.
  • Yayın
    Azami Sempozyumu Takdim Konuşması
    (İbn Haldun Üniversitesi, 2018) Aybakan, Bilal; İslami İlimler Fakültesi, Temel İslam Bilimleri Bölümü; İslami İlimler Fakültesi, Temel İslam Bilimleri Bölümü
    Sayın Rektörüm, muhterem hocam Muhammed Avvame, değerli meslektaşlarım, bu etkinliğimize uzaktan yakından teşrif eden kıymetli misafirler, hanımefendiler, beyefendiler, sevgili öğrenciler, değerli dinleyiciler, hepinizi hürmetle selamlıyorum, saygılar sunuyorum. Uluslararası Muhammed Mustafa Azami Sempozyumu’na hepiniz hoş geldiniz. Sözlerin en güzeli Allah kelamı ile az önce açılışını yaptığımız bu ilmi faaliyete bizleri muvaffak kılan Yüce Rabbime hamd ediyor, hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum.
  • Yayın
    Schacht ve Azami’nin Fıkhın Menşeine Yaklaşımı
    (İbn Haldun Üniversitesi, 2018) Aybakan, Bilal; Aybakan, Bilal; İslami İlimler Fakültesi, Temel İslam Bilimleri Bölümü
    1252/1836 yılında vefat etmiş olan İbn Abidin’i fıkhın klasik döneminin son temsilcisi olarak gösterebiliriz. Bu tarih, aynı zamanda bir dönüm noktasını, bir dönemeci de ifade eder. Şöyle ki bu tarihte, İslam dünyasını siyasi ve askeri alanda temsil eden en büyük güç olan Osmanlı Devleti artık eski satvetini ciddi anlamda yitirmiş durumdadır. Tanzimat döneminde yapılan düzenlemeler bu bağlamda okunabilir. Batı, İslam dünyasının temsilcisi konumunda olan Osmanlı’nın askeri, siyasi ve ekonomik alanlardaki güç kaybını fırsata dönüştürmek istedi. Maddi alanda güven kaybına uğrayan Müslümanların, kendilerini bir daha toparlayamaması ve Batı’nın karşısına rakip bir güç olarak bir daha çıkamamaları için manevi olarak özgüven kaybına uğramaları gerekiyordu ve bunu Müslümanlara yaşatmak için ciddi bir atağa geçtiler. Nereye nasıl saldıralım ki maksat hâsıl olsun? Bir kere, o güne kadar birey, toplum ve devlet düzeyinde Müslümanları çekip çeviren fıkıh hedef tahtasına konulmaya en uygun alanı teşkil ediyordu. Zira fıkıh, bu ameli işlevinin yanı sıra, bütün İslami ilimler için bir şiraze işlevi de görüyordu. Dolayısıyla fıkha vurulacak bir darbe İslam’ın hem kaba hem yumuşak gücünü zayıflatacak, böylece ana yapının çökertilmesi yolu açılmış olacaktı. Omurgası çökertilen yapı artık rahatlıkla bertaraf edilebilecek hale gelir.
  • Yayın
    Fıkhın teşekkülü
    (İbn Haldun Üniversitesi, 2019) Aybakan, Bilal; Aybakan, Bilal; Aybakan, Bilal; İslami İlimler Fakültesi, Temel İslam Bilimleri Bölümü; İslami İlimler Fakültesi, Temel İslam Bilimleri Bölümü
    Bu tebliğde, ilk vahiy tecrübesinden IV. yy. ortalarına kadar devam eden fıkhın teşekkül ve erken gelişimine dair bazı genel tespit ve değerlendirmeler yapılacaktır. İslam havzasında birlikte oluşan ve takriben hicri 150 yılına kadar iç içe gelişen ilmi yapı bu tarihten itibaren ayrışma sürecine girerek müstakil disiplinlere evirilip gelişimlerini bağımsız olarak sürdürmüşlerdir. Bu disiplinlerden biri olan fıkıh, Hz. Peygamber, sahabe, tabiîn ve kurucu ictihad evrelerinden geçerek, bir yandan da mezhepleşme sürecini tamamlayarak klasik döneme geçiş yapmıştır. Oluşan bu temel yapı dokuz asırlık klasik dönemin omurgasını teşkil eder. Modern dönemde “gelenek” diye ifade edilen yapı da bu birikime karşılık gelir.
  • Yayın
    Mali sorumluluk açısından fıkıh literatüründeki "yed" kavramının tahlili
    (İbn Haldun Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023) Olğaç, Muhammet; Aybakan, Bilal; Aybakan, Bilal; Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
    Bu çalışma, fıkıh literatüründeki yed kavramını mali sorumluluk açısından incelemektedir. Meseleyi dört mezhebin önemli kaynaklarını esas alarak mukayeseli bir şekilde inceleyen bu tez çalışması giriş ve sonuç dahil toplam beş bölümden oluşmaktadır. Kavramsal çerçeve bölümünde yed, damân, emânet ve teaddî kavramlarına değinilmiş; ardından yed-i damân ve yed-i emânet terkipleri incelenmiştir. Sonraki bölümde ise fıkıh eserlerinde mali sorumlulukları açısından çokça atıf yapılan zilyetlik türlerinden on tanesi inceleme konusu yapılmıştır. Bu zilyetlik türleri gasp, sevm, vedîa, lukata, şirket, vekâlet, mudârebe, icâre, âriyet ve rehindir. Yed-i damân ve yed-i emânet terimleri İslam hukukunda hicri dördüncü asırdan beri mali sorumluluk açısından zilyetlik türlerini ayırt etmede kullanılmaktadır. Yed-i damân, zilyedi kusuru olmasa da oluşan zarardan sorumlu tutan zilyetlik için kullanılmıştır. Yed-i emânet ise kusuru olmadığı müddetçe zilyedin sorumlu tutulamayacağı zilyetliği ifade eder. Bu açıdan bakıldığında bu tezde incelen on zilyetlik türü yed-i damân hükmünde olanlar, yed-i emânet hükmünde olanlar ve mezhepler arasında hükmü ihtilaflı olanlar şeklinde üçe taksim edilebilir. Bu çalışma yed-i damân ve yed-i emânet kavramlarının İslam hukukunda icra ettiği fonksiyonu göstermekte ve bir sorumluluk kaynağı olarak zilyetliğe dikkat çekmektedir.
  • Yayın
    İmam Şafii: hayatı, ilmi, kişiliği ve yaşadığı dönem
    (Plural Publications, 2018) Aybakan, Bilal; Aybakan, Bilal; İslami İlimler Fakültesi, Temel İslam Bilimleri Bölümü
    Şâfiî aidiyet ifade eden bir nisbedir. Geleneğimizde nisbe isimleri günümüzdeki soyadı işlevini görür. Kişiler asıl isimlerinden ziyade nisbeleriyle tanınır ve tanıtılırdı. Nisbeler kabile, şehir veya meslek esasına göre oluşturulur. Kureyş, Hazrec, Zühre kabile mensupları Kureşî, Hazrecî veya Zührî nisbelerini alır. Bazen üst soydaki daha yakın atalardan biri esas alınarak da nisbe oluşturulabilir. Mesela Kureşî yerine Hâşimî veya Abbasî denilmesi gibi. Nisbe belirlemenin ikinci yöntemi ise kişinin memleketi esas alınarak Buhârî, Râzî, Isfahanî şeklinde nisbeler almasıdır.