Sarıkaya, Abdüssamet

Yükleniyor...
Profil fotoğrafı
E-posta Adresi ORCID Profili YÖK Araştırmacı Profili SOBİAD Profili Web Sitesi

Araştırma projeleri

Organizasyon Birimleri

Organizasyon Birimi
İslami İlimler Fakültesi, Temel İslam Bilimleri Bölümü
Köklü bir geçmişe sahip olan İslami İlimler, güçlü bir gelenek oluşturmuştur. Bu gelenek içerisinde, akıl ile vahiy, fizik ile metafizik arasında uyum sağlanmıştır. Ne var ki modern dönemde bu uyum bozulduğu için daha önce var olmayan dinî , hukukî, itikadî, sosyal, psikolojik vb. pek çok problemle karşılaşılmıştır. Bu problemlere çözüm üretilmesi, din ile dünya arasındaki uyum ve yakınlaşmanın yeniden tesisini gerektirmektedir. Bu da İslami ilimlerde nitelikli çalışmalar yapmakla mümkündür.

Adı Soyadı

Abdüssamet Sarıkaya

İlgi Alanları

Kelam, Mantık

Kurumdaki Durumu

Aktif Personel

Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 4 / 4
  • Yayın
    Muhammed Mustafa el-Azamî: Hayatı - fikirleri - katkıları
    (İbn Haldun Üniversitesi, 2019) Aybakan, Bilal; Sarıkaya, Abdüssamet; Aybakan, Bilal; Sarıkaya, Abdüssamet; İslami İlimler Fakültesi, Temel İslam Bilimleri Bölümü
    Sayın rektörüm, muhterem hocam Muhammed Avvame, değerli meslektaşlarım, bu etkinliğimize uzaktan yakından teşrif eden kıymetli misafirler, hanımefendiler, beyefendiler, sevgili öğrenciler, değerli dinleyiciler, hepinizi hürmetle selamlıyorum, saygılar sunuyorum. Uluslararası Muhammed Mustafa el-Azamî Sempozyumu’na hepiniz hoş geldiniz. Sözlerin en güzeli Allah kelâmı ile az önce açılışını yaptığımız bu ilmî faaliyete bizleri muvaffak kılan Yüce Rabbime hamd ediyor, hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum.
  • Yayın
    Te'vîlâtü'l-Kur'ân'ın üç tahkikinin analizi ve İhlâs Sûresi bağlamında mukayesesi
    (M.Ü. İlahiyat Fakültesi Yayınları, 2019) Sarıkaya, Abdüssamet; İslami İlimler Fakültesi, Temel İslam Bilimleri Bölümü
    Ebû Mansûr el-Mâtürîdî (ö. 333/944), hem Ebû Hanîfe’nin (ö. 150/767) fıkhî görüşlerini benimsemiş hem de yaşadığı dönemde üst düzey bir ilmî çabayla Ebû Hanîfe’nin tohumlarını attığı itikâdî görüşleri sistematik bir şekilde yeniden ele alarak Sünnî kelâm ekolünün teşekkülünü sağlamıştır. Bu sebepten gerek yaşadığı dönemde gerekse vefatından sonra pek çok âlim kendisinden övgü ve sitayişle bahsetmiş ve itikâdî hususlarda imâm olarak kabul etmiştir. Söz gelimi bulunduğu coğrafyada pek çok kişi kendisinden “imâmü’l-hüdâ”, “imâmü’l-mütekellimîn” şeklinde bahsederken Ebü’l-Muîn en-Nesefî (ö. 508/1115), Tebsıratü’l-edille isimli kelâm eserinin pek çok yerinde kendisini övmüş1 ve Pezdevî (ö. 493/1100) kendisinden “eş-şeyh el-imâm” şeklinde bahsederek onun kendi düşünce dünyasındaki konumuna işaret etmiştir.
  • Yayın
    Tasavvurların tamamı bedîhî olabilir mi? Fahreddin er-Râzî ve İbn Ebü’l-Hadîd merkezli bir tartışma
    (Mehmet Bulğen, 2025) Sarıkaya, Abdüssamet; Süruri, Ahmet; İslami İlimler Fakültesi, Temel İslam Bilimleri Bölümü
    Fârâbî ile İslâm düşünce geleneğinde yer edinen tasavvur-tasdik ayırımı daha sonraki İslâm düşünürleri tarafından hem mantık hem de bilgi bahislerinin düzenlenmesinde önemli rol oynamıştır. Bu ayırım çerçevesinde her iki türün de hem zorunlu hem de kazanımlı (mükteseb) yönlerinden bahsedilebilir. Ancak, Fahreddin Râzî, başta el-Muḥaṣṣal olmak üzere el-Erbaʿîn, el-Âyâtü’l-beyyinât ve el-Meʿâlim gibi eserlerinde, tasavvurların tümüyle bedîhî (veya gayr-i mükteseb) olduğunu savunmuş ve bu görüşünü, Menon paradoksunun yeniden sunulması ve tam tanımın hem teorik hem de pratik açıdan güçlükleri üzerinden iki ana delille desteklemiştir. Menon paradoksu, doğrudan bilginin imkânına dair bir ikilem oluşturur ve bilişsel düzeyde ya bilgi edinmenin tamamen mümkün olduğu ya da bilen öznenin epistemik düzlemin sıfır noktasında olduğu varsayımını kabul eder. Her iki durumda da kişi, bilgi edinme sürecinden mahrum kalacaktır. Râzî, tam tanımın imkânını tartışırken, tanımlanan şeyin kurucu bileşenlerinin bilgisini, o şeyin mâhiyetinin bilgisini elde etmekle eşitlemenin birtakım engeller doğurduğunu ileri sürer. Bu iki delil üzerinden, bilişsel süreçlerin ilk aşaması olan tasavvurların kazanımlı olmadığını gösteren Râzî, aynı zamanda tasavvurlara dayanan tasdiklerin ve tasdiklere dayalı fiillerin de kazanımlı olmadığı sonucuna varır. Bir başka deyişle, et-Tefsîr’de dile getirdiği “İnsan, irade hürriyetine sahipmiş gibi görünse de aslında zorunludur” düşüncesini, tasavvurların kazanımlı olmadığı görüşü üzerine inşa eder. Ayrıca, Menon paradoksunu yeniden sorunsallaştırırken, el-Meṭâlib’in dokuzuncu bölümünde yer alan “İman ve küfrün kulların kalbinde meydana gelmesinin ancak Allah’ın yaratmasıyla mümkün olduğu gösteren deliller” başlığı altında, el-Erbaʿîn’de ise “Kulların fiillerinin yaratılmış olup olmadığı” meselesinde bir delil olarak sunar. Ancak, bu görüş, özellikle irâde hürriyetine engel teşkil etmesi nedeniyle, Mu‘tezilî düşüncenin kabul edemeyeceği bir durumdur. Bu bağlamda, İbn Ebü’l-Hadîd, et-Taʿlîḳ ʿala’l-Muḥaṣṣal, Şerḥu’l-Âyâti’l-beyyinât ve Ziyâdâtü’n-Naḳżayn gibi eserlerinde Râzî’nin bu görüşüne karşı çıkmıştır. Bu makalede ise öncelikle, Râzî'nin tasavvurların kazanılmış olmadığına dair görüşünün ne anlama geldiği ele alınacaktır. Bu noktada, İbn Ebü’l-Hadîd, tasavvurların kazanılması ile tasdiklerin kazanılması arasındaki farkı ortaya koyar ve genel olarak bilinen (eş-şuûr fi’l-cümle) şeylerin tanım yoluyla tam bilmeye (eş-şuûr et-tâm) konu olacağını savunur. Sonrasında, Râzî'nin yeniden delil olarak kullandığı Menon paradoksunu aşabilmek için, bilen öznenin talep olmaksızın bilgiye ulaşabilmesini ifade eden bir tür “kazanım” önerisi getirir. Ayrıca, başta İbn Sînâ olmak üzere birçok İslâm düşünürünün savunduğu yönler (cihetler) teorisini, Râzî'nin görüşlerine karşı bir alternatif olarak sunmaktadır. Râzî'nin ikinci delili olan tam tanımın mümkün olmadığı iddiasına ise, mahiyetin zâtî unsurları ile mahiyetin kendisi arasındaki farkı göstererek cevap verir. Buna ek olarak, mâhiyetin bilgisinin faal aklın feyziyle veya zâtî unsurlarından birinin bilinmesiyle elde edilebileceği ifade eder.
  • Yayın
    19th and 20th-century Islamic scholars’ approaches to miracles
    (İbn Haldun Üniversitesi, 2024) Sarıkaya, Abdüssamet; İslami İlimler Fakültesi, Temel İslam Bilimleri Bölümü
    The Islamic modernists, led by Abduh, Afghani, Rashid Reza, and Sayyid Ahmad Khan, attempted to establish a direct parallel between the values produced by the Enlightenment and Islamic beliefs as an expression of a sense of oppression against the West. Their modernist stance profoundly affected Qurʾānic interpretation in the new age, and serious ruptures were experienced in issues such as “the dominance of revelation over reason”, “the use of early narrations as a source of interpretation”, and “preserving the issues related to the realm unseen”, which have been emphasized by the classical Islamic scholarly tradition. The miraculous parables have also had their share of these efforts at change. In a manner very similar to the conception of “natural religion” that flourished with the Enlightenment, the possibility of miracles has come up for discussion. In this context, they followed modern scientific developments and needed to explain the miracles within this framework.