Şentürk, Recep
Yükleniyor...
Araştırma projeleri
Organizasyon Birimleri
İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Sosyoloji Bölümü
Sosyoloji Bölümü, bireysel ve toplumsal düzeyde fikrî bağımsızlığı kazandırmaya yönelik yeni bir epistemolojik, ontolojik ve metodolojik zemin inşa etmek amacıyla mevcut düşünce sistemlerini derin ve kapsamlı bir şekilde tahlil etmeyi hedeflemektedir. Bölüm, eleştirel bir yaklaşım içerisinde olan, tarihsel birikimden faydalanan, zamanın ruhunu iyi okuyup ona göre stratejiler üreten, yeni düşünce, yöntem ve kavramlara açık, disiplinlerarası bir perspektife sahip öğrenciler yetiştirmeyi kendisine amaç edinmiştir.
Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, Medeniyet Araştırmaları Ana Bilim Dalı
Enstitü, “Medeniyet Araştırmaları” alanını haddizatında müstakil bir araştırma sahası olarak ihdas etmeyi hedeflemektedir. Bu çerçevede Medeniyet Araştırmaları alanının kendi çözümleme düzlemlerini tarif etmek ve alanı yönlendirecek ontolojik, epistemolojik ve metodolojik yaklaşımları teklif etmek için çalışmaktadır. Medeniyet Araştırmaları, mevcut disiplinlerin yaklaşımlarının çözümlemekte yetersiz kaldığı, yerel veya dünya ölçeğinde, insanlığın karşılaştığı farklı meseleleri anlamaya yönelik, çok disiplinli ve alternatif bakışlara imkan veren bir yaklaşım sunmayı amaçlamaktadır.
Adı Soyadı
Recep Şentürk
İlgi Alanları
Sosyoloji
Kurumdaki Durumu
Aktif Personel
3 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Yayın Yeni din sosyolojileri : Batı’da 1960 sonrası arayışlar(İz Yayıncılık, 2017) Şentürk, Recep; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Sosyoloji Bölümü; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Sosyoloji BölümüDin olgusu modern toplumlarda yavaş yavaş ortadan kalkacak mı? Bilimin gelişmesiyle insanlar dine artık ihtiyaç duymayacaklar mı? Bu sorulara XIX. Yüzyılda A. Comte ile Durkheim gibi sosyologlar olumlu cevap veriyor, dini ilkel toplumların ihtiyaç duyduğu bir kurum olarak görüyorlardı. Fakat XX. yüzyılda durum hiç de beklendiği gibi olmadı; bilimsel ve teknolojik gelişmelerin dünyayı ekolojik felaketlerin eşiğine getirmesi, insanlık tarihinin en büyük savaş ve zulümlerinin bu asırda gerçekleşmesi, aydınlanmanın ilerleme ülküsünün sona erişi, bu asrın özellikle ikinci yarısında, kitlelerin dine ve dini hareketlere yeniden yönelmesine yol açtı. Bu kitap, ülkemizde şimdiye kadar ele alınmamış olan 1960 sonrası din sosyolojisi alanında geliştirilen düşünceleri akademik bir yöntemle ortaya koymakta; insanlığın varoluşunun temelinde yatan din olgusundan niçin kopamayacağına da ışık tutmaktadır.Yayın İnsan hakları ve İslam: Sosyolojik ve fıkhi yaklaşımlar(İz Yayıncılık, 2017) Şentürk, Recep; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Sosyoloji Bölümü; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Sosyoloji Bölümüİnsan var olduğu için haklara sahiptir. Bu ifade, İslam ve Batı medeniyetleri, hatta dünyadaki bütün evrensel medeniyetler, kültürler ve dinler arasında ortak bir zemin olarak kabul edilebilir. Bu düşüncesi Descartes'in meşhur önermesine benzeterek Varım öyleyse haklarım da var, şeklinde de ifade edebiliriz. Elinizdeki kitabı oluşturan yazılar, İslam ve Batı toplumlarının insan hakları söylemlerini üretirken nasıl bir yol izlediklerini göstermeye çalışmaktadır. Her iki toplumda da insan hakları anlayışı, evrenselcilik ve cemaatçilik arasındaki diyalektik üzerine kurulmuştur. Yani her toplumda bir yanda bütün insanlığı kucaklayan evrenselciler, diğer yandan sadece kendi toplumlarını düşünen cemaatçiler vardır. Kitapta özellikle İslam'da evrenselci yaklaşımı temsil eden Ebu Hanife ve ekolünün insan hakları anlayışları hem hukuki, hem de sosyolojik perspektiften ele alınmaktadır.Yayın Açık medeniyet: Çok medeniyetli toplum ve dünyaya doğru(İz Yayıncılık, 2017) Şentürk, Recep; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Sosyoloji Bölümü; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Sosyoloji BölümüBu kitap, bir yandan çok ciddi yapısal değişimlere uğrayan günümüz dünyasına dair bir takım önemli tespit ve tahliller sunarken, diğer yandan geleceğe dönük çok medeniyetli bir toplum ve dünya düzeni projesinin kültürel temelini oluşturacak yeni bir düşünce tarzı önermektedir. Yazara göre açık medeniyetler başka medeniyetlere hayat hakkı tanırlar ve onlarla etkileşim içine girerler. Kapalı medeniyetler ise kendilerini yeryüzündeki tek medeniyet olarak görerek diğerlerini yok etmeye çalışırlar. Günümüzde medeniyetler arası ilişkiler yapısal bir değişime uğramıştır: Tarih boyunca asırlardır kendi sınırları içinde yaşayan medeniyetler artık gelişen iletişim ve ulaşım teknolojisi sayesinde tüm dünyada iç içe geçmiştir. Neticede kapalı medeniyet olgusu yerini zorunlu olarak açık medeniyete bırakmıştır. Artık hiçbir medeniyet kapılarını diğerlerine kapatamaz. Ancak insanlık böyle bir gelişmeye fikri, siyasi, hukuki ve ahlaki açıdan hazırlıksız yakalanmıştır ve medeniyetsel çoğulculukla nasıl baş edeceğini bilememektedir. Fakat İslam medeniyeti içinden geçtiğimiz kritik tarihi dönemeçte bu sorunun çözümünde insanlığa ilham kaynağı olabilir.