Cilt 2, Sayı 1, Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 5 / 5
  • Yayın
    Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını kullanması bağlamında Filistin’in tanınması sorunu
    (İbn Haldun Üniversitesi, 2024) Khasanov, Anvar; Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü; Okan, Evra Gül
    Makalede, modern uluslararası hukukta Filistin’in tanınması sorunu incelenmektedir. Filistin’deki çatışma konusunda kabul edilen uluslararası belgeler ve Birleşmiş Milletler’in kararları analiz edilmektedir. Yazar, uluslararası belgelerin analizine dayanarak, Filistin’in devlet olmanın tüm kriterlerini karşıladığını, ancak İsrail işgalinin yaşanabilir bir Filistin devletinin kurulmasını engellediği sonucuna varmaktadır. Filistin sorununun çözümüne yönelik yapılan çeşitli çabalara rağmen, barış süreci bir çıkmaz içindedir. Bu durum, işgalci gücün yasal yükümlülüklerini ihlal ederek işgal altındaki bölgelerdeki fiili durumunu sağlamlaştırma politikasından ve uygulamasından kaynaklanmaktadır. Bugün Filistin, 138’den fazla devlet tarafından tanınmış olup, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kendi kaderini tayin hakkını kararlarla defalarca teyit etmiştir. Uluslararası barış ve güvenliğe tehdit oluşturan bu uzlaşmaz çatışmanın sona erdirilmesi için uluslararası toplumun çabalarını yoğunlaştırması büyük önem arz etmektedir.
  • Yayın
    Veri tabanlarına sağlanan hukuki koruma
    (İbn Haldun Üniversitesi, 2024) Göğüş, Emine; Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü
    Bulunduğumuz yüzyılın bilişim çağı olarak adlandırılmasına binaen çağın en değer atfedilen unsurlarından birinin de veriler olduğunu ifade etmek yanlış olmayacaktır. Verileri bir araya getiren veri tabanları da önemi ile doğru orantılı şekilde yaygın olarak üretilmekte ve kullanılmaktadır. Veri tabanları, içindeki verilerden bağımsız derlemelerdir. Dolayısıyla bu derlemelerin de arka planındaki fikri güç yahut yatırım için bir koruma mekanizması öngörülmesi ehemmiyetlidir. Hukukumuzda, veri tabanları için FSEK kapsamında öngörülen koruma mekanizmaları, uluslararası fikri mülkiyet hukuku metin ve mevzuatlarını müteakiben getirilmiştir. Bu hukuki korumanın neler olduğu ve kapsamı bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır.
  • Yayın
    Fikir ve sanat eserleri hakkında lisans sözleşmelerine ilişkin bazı meseleler
    (İbn Haldun Üniversitesi, 2024) Bozkır, Betül; Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü
    Eser sahibinin, organizasyon veya maddi imkansızlıklar sebebiyle eserini kendisinin kullanması, basması, temsil etmesi çoğu zaman mümkün olmayabilir. Bu gibi hallerde eser sahibinin, bunları yapma imkanı olan kimselere eser üzerindeki mali haklarını kullanma yetkisi tanıması gündeme gelmektedir. Eser sahibinin fikir ve sanat eserleri üzerindeki mali hakları çeşitli sözleşmelere ve tasarruflara konu edilebilmektedir. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında mali hakların devri mümkün olduğu gibi yalnızca mali hakkı kullanma yetkisi de bir başkasına bırakılabilir. Mali hakkın yalnızca kullanma yetkisinin sözleşmeyle bir başkasına bırakılması lisans (ruhsat) sözleşmelerine vücut vermektedir. Bu husus Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu m.48/2’ de, ‘‘mali hakları sadece kullanma salahiyeti de bir başkasına bırakılabilir. (Ruhsat)’’ şeklinde düzenlenmiştir. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında ruhsat ibaresi kullanılmakla birlikte doktrinde bu sözleşme çoğunlukla lisans sözleşmesi kavramıyla ele alınmaktadır. Lisans sözleşmelerine ilişkin doktrinde en tartışmalı olan meselelerin başında sözleşmenin hukuki niteliği gelmektedir. Bu tartışma lisans sözleşmesinin lisans alana hangi hakları verdiğinin tespit edilmesi ve lisans alan kimsenin lisans hakkına müdahale edilmesi halinde doğrudan doğruya harekete geçip geçemeyeceğine ve dava açıp açamayacağına ilişkin tartışmalar bakımından da oldukça önem arz etmektedir. Lisans sözleşmesi ile lisans hakkı elde eden lisans alan kişinin, bu yetkisini kullanmasını engelleyen müdahalelere karşı, doğrudan doğruya hareket edip edemeyeceği hususuna ilişkin, Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda, Sınai Mülkiyet Kanunu m.158 de marka lisans sahipleri hakkında öngörülmüş olduğu gibi lisans hakkı sahibinin dava hakkına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Dolayısıyla doktrindeki görüşler de bu açıdan oldukça geniş bir yelpaze göstermektedir. İşbu çalışmada lisans sözleşmesi yukarda bahsedilen hususlar kapsamında ele alınarak konuya ilişkin doktrinde yer alan görüşler ve yargı kararları çerçevesinde incelenecektir.
  • Yayın
    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin reform süreci
    (İbn Haldun Üniversitesi, 2024) Petek, Şerife
    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin reform süreci Mahkeme’nin iş yükünün artması ve bu iş yükü sebebiyle etkililiğinin zarar görmesi endişesi ile başlatılmıştır. Mahkeme’nin geleceğine dair tartışma ve çalışmaların yapıldığı, koruma mekanizmasının etkililiğinin korunması ve sürdürülmesi amacının ürünü olan reform süreci, bir dizi Sözleşme’ye ek protokolün kabulü ve Üst Düzey Konferans düzenlenmesinden oluşan bir süreçtir ve halen devam eden dinamik bir yapıdadır. Çalışmamızda, reform süreci hakkında bilgi verildikten sonra, 11, 14, 15 ve 16 no’lu protokoller ve getirileri incelenecektir. Reform sürecinin diğer unsuru olan Üst Düzey Konferanslar ve bu konferanslar sonunda yayınlanan deklarasyonlara değinilerek, Konferansların çıktılarının neler olduğu üzerinde durulacaktır.
  • Yayın
    Hükmün dikte edilmesi
    (İbn Haldun Üniversitesi, 2024) Meriç, Nedim; İyilikli, Ahmet Cahit; Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü
    İstinaf kanun yolu incelemesi sonucunda istinaf başvurusunun kabulü, başvuran tarafın haklı olduğunu ve ilk derece mahkemesinin kararının isabetsiz olduğunun tevsikidir. Bölge adliye mahkemesinin ortadan kaldırdığı karar, ilk derece mahkemesinin esasa ilişkin hükmüne matuf ise bölge adliye mahkemesi, ortadan kaldırmış olduğu ilk derece mahkemesi kararının aksi yönde karar vermesi için dosyayı ilk derece mahkemesine gönderdiği sıklıkla tecrübe edilmektedir. Yeniden yargılamaya ihtiyaç duyulmayan hâllerde bölge adliye mahkemesi istinaf başvurusunun kabulü üzerine isabetsiz gördüğü ilk derece mahkeme kararını kaldırarak ilk derece mahkemesinin ilk kararındaki esasa dair kabul ya da ret (kısmi kabul/ ret) kararının tersi yönünde karar vermesi için dosyayı ilk derece mahkemesine göndermektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunumuza göre ilk derece mahkemesi bu karara karşı direnme hakkına sahip değildir. Bu hususiyet evvela ilk derece mahkemesinin Yargıtay kararına karşı direnebilmesine rağmen bölge adliye mahkemesine direnememesi evleviyet kuralına aykırıdır. Nitekim bir hüküm, mahkemenin yargılama sonunda edinmiş olduğu bir kanaattir...