İbn Haldun’a göre akıl ve bilginin oluşumu

dc.contributor.authorÜnal Süngü, Arife
dc.date.accessioned2019-06-22T20:06:00Z
dc.date.available2019-06-22T20:06:00Z
dc.date.issued2018
dc.departmentİHÜen_US
dc.description.abstractXIV. yüzyılda yaşamış bir İslâm filozofu olan İbn Haldun (1332-1406), Tanrı’nın, aklı sayesinde insanı, âlemdeki diğer varlıklardan üstün kıldığını düşünmektedir. Ona göre akıl, insanı insanlığın daha üst seviyelerine ulaştıran bir yetenektir. Aklın işleyişi konusunda kendisinden önceki İslâm filozoflarının görüşlerinden de etkilenmiş olan İbn Haldun, bilgi üretme sürecinde aklı, belli bir sıra düzeni içerisinde temyizî akıl, tecrübî ve nazarî akıl şeklinde isimlendirerek onlardan farklı ve oldukça özgün bir yaklaşım sergilemiştir. İbn Haldun insanın doğuştan bilgi getirmediğini ve edindiği bilgileri sonradan, çeşitli idrak vasıtaları ile elde ettiğini ifade etmektedir. Ona göre öğrenme yeteneği ile dünyaya gelen insan, çevreyle etkileşim içine girerek bir şeyler öğrenmeye başlar. Bu düşüncesiyle İbn Haldun, Fârâbî ve İbn Sînâ gibi İslâm filozoflarına ve Kur’ân-ı Kerim’deki bazı ayetlere uygun düşen bir görüş ortaya koymaktadır. Bilgi edinme ve öğrenme sürecinde duyu ve akıl verilerini bilgi kaynağı olarak gören İbn Haldun, duyular üstü ruhanî varlıkların (küllîler) hakikatlerinin yalnızca insanın bilme yetileri ile kavranabileceğini kabul etmez. Ona göre faal akıl ile ittisal ederek bu dünyada ondan hakikî bilginin elde edilmesi mümkün değildir. Aklın ötesine geçemeyeceği bir sınırı vardır ve insan felsefî idrakler aracılığı ile gerçek bilgiye ulaşamaz. XIV. yüzyılda yaşamış bir İslâm filozofu olan İbn Haldun (1332-1406), Tanrı’nın, aklı sayesinde insanı, âlemdeki diğer varlıklardan üstün kıldığını düşünmektedir. Ona göre akıl, insanı insanlığın daha üst seviyelerine ulaştıran bir yetenektir. Aklın işleyişi konusunda kendisinden önceki İslâm filozoflarının görüşlerinden de etkilenmiş olan İbn Haldun, bilgi üretme sürecinde aklı, belli bir sıra düzeni içerisinde temyizî akıl, tecrübî ve nazarî akıl şeklinde isimlendirerek onlardan farklı ve oldukça özgün bir yaklaşım sergilemiştir. İbn Haldun insanın doğuştan bilgi getirmediğini ve edindiği bilgileri sonradan, çeşitli idrak vasıtaları ile elde ettiğini ifade etmektedir. Ona göre öğrenme yeteneği ile dünyaya gelen insan, çevreyle etkileşim içine girerek bir şeyler öğrenmeye başlar. Bu düşüncesiyle İbn Haldun, Fârâbî ve İbn Sînâ gibi İslâm filozoflarına ve Kur’ân-ı Kerim’deki bazı ayetlere uygun düşen bir görüş ortaya koymaktadır. Bilgi edinme ve öğrenme sürecinde duyu ve akıl verilerini bilgi kaynağı olarak gören İbn Haldun, duyular üstü ruhanî varlıkların (küllîler) hakikatlerinin yalnızca insanın bilme yetileri ile kavranabileceğini kabul etmez. Ona göre faal akıl ile ittisal ederek bu dünyada ondan hakikî bilginin elde edilmesi mümkün değildir. Aklın ötesine geçemeyeceği bir sınırı vardır ve insan felsefî idrakler aracılığı ile gerçek bilgiye ulaşamaz.en_US
dc.description.abstractIslamic philosopher Ibn Khaldun who lived in XIV. century thinks that God made man who through reason superior to other beings to universe. According to him, reason is the ability to bring man to the higher level of humanity. Ibn Khaldun, who was also influenced by the views of his previous Islamic philosophers on the functioning of the mind has shown them a different and quite unique approach calling the intelligent mind, the experiential and the intellectual mind in the process of producing information. Ibn Khaldûn states that people don’t bring in information from nature and that they obtain information later on by means of through understanding. According to him, the person who comes to the world with his / her learning ability starts to learn something by interacting with the environment. With this thought, Ibn Khaldun presents, in some views in accordance with some of the verses in the Qur'an and Islamic philosophers such as al-Farabi and Avicenna. Ibn Khaldun, who sees sensory and mental data reasoning as information sources in the process of learning and getting knowledge doesn’t accept that the truths of supernatural spiritual beings can only be comprehended by the ability of people to know. According to him, it is not possible to obtain true knowledge in this world by manipulating with Agent Intellect. There is a limit beyond rational can not pass beyond and human knowledge can not reach true knowledge through philosophical perceptions.en_US
dc.identifier.citationÜnal Süngü, A. (2018). İbn Haldun’a göre akıl ve bilginin oluşumu. İbn Haldun Çalışmaları Dergisi, 3(2), 259-272.en_US
dc.identifier.endpage272en_US
dc.identifier.issn2651-379X
dc.identifier.issue2en_US
dc.identifier.startpage259en_US
dc.identifier.urihttps://dx.doi.org/10.36657/ihcd.2018.48
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/20.500.12154/755
dc.identifier.volume3en_US
dc.institutionauthorİbn Haldun Üniversitesi
dc.language.isotr
dc.publisherİbn Haldun Üniversitesien_US
dc.relation.ihupublicationcategory235en_US
dc.relation.ispartofİbn Haldun Çalışmaları Dergisien_US
dc.relation.publicationcategoryMakale - Ulusal Hakemli Dergi - Başka Kurum Yazarı
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccessen_US
dc.rightsAttribution-ShareAlike 3.0 United States*
dc.rights.urihttp://creativecommons.org/licenses/by-sa/3.0/us/*
dc.subjectİbn Haldunen_US
dc.subjectAkılen_US
dc.subjectBilgien_US
dc.subjectİdraken_US
dc.subjectIbn Khaldunen_US
dc.subjectMinden_US
dc.subjectInformationen_US
dc.subjectPerceptionen_US
dc.titleİbn Haldun’a göre akıl ve bilginin oluşumuen_US
dc.title.alternativeBy Ibn Khaldun, the formation of knowledge and intellecten_US
dc.typeArticle
dspace.entity.typePublication

Dosyalar

Orijinal paket

Listeleniyor 1 - 1 / 1
Yükleniyor...
Küçük Resim
İsim:
arife-unal-sungu.pdf
Boyut:
135.58 KB
Biçim:
Adobe Portable Document Format
Açıklama:
Tam Metin / Full Text

Lisans paketi

Listeleniyor 1 - 1 / 1
Yükleniyor...
Küçük Resim
İsim:
license.txt
Boyut:
1.52 KB
Biçim:
Item-specific license agreed upon to submission
Açıklama: