Haliloğlu, Nagihan

Yükleniyor...
Profil fotoğrafı
E-posta Adresi ORCID Profili WoS Profili Scopus Profili YÖK Araştırmacı Profili Google Akademik Profili TR-Dizin Profili SOBİAD Profili Web Sitesi

Araştırma projeleri

Organizasyon Birimleri

Organizasyon Birimi
İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü
Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü’nün vizyonu, özellikle Avrupa ve Orta Doğu dillerinde yazılmış eserleri hem birbirleriyle hem de Türk Edebiyatı’yla mukayese ederek, medeniyetlerin geçişkenliği hakkında bilgi üretmek ve farkındalık yaratmaktır. Eleştirel bakış açısının temel alınacağı Bölümde, edebiyat, dil, kültür, sinema alanlarındaki gelişmeleri yakından takip edip, tartışmalara katkı sağlayacak bilim insanları yetiştirmeyi hedeflemektedir.

Adı Soyadı

Nagihan Haliloğlu

İlgi Alanları

Area Studies Social Sciences , Religion Literature Government & Law

Kurumdaki Durumu

Aktif Personel

Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 10 / 11
  • Yayın
    Arrival: Dil, zaman ve kader üzerine bir deneme
    (Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık, 2017) Haliloğlu, Nagihan; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü
    Kutsal kitaplar, insanlığın tarih boyunca kendisine gelen müjdeli haberlere nasıl yüz çevirdiğini anlatır. İnsanoğlunun bu aymazlığı, kendisini bilim kurgu kisvesi altında izlettiren Arrival filminde masaya yatırılan ve insan olmakla ilgili derin meselelerden sadece bir tanesi. Buna benzer birkaç tane epistemolojik ve ontolojik meseleyi birden ele alan film, yönetmen ve oyuncuların abartısız, tadında çabaları sayesinde giriştiği ‘tartışmaların’ hepsinden yüzünün akıyla çıkıyor.
  • Yayın
    Halide Edib Hampstead’de: İngilizlerin işgalci ve ev sahibi olarak temsili
    (İstanbul Üniversitesi, 2019) Haliloğlu, Nagihan; Haliloğlu, Nagihan; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü
    Bu makale Halide Edib [Adıvar]’ın (1884-1964) İngiltere ile olan ilişkisini yazılarındaki ev sahibi, misafir ve işgalci kavramları üzerinden inceleyecektir. Halide Edib’in İngiltere ile olan ilişkisinde bu kavramların hem tarihi hem de söylemsel karşılıkları vardır. Bu kavramların söylemsel manalarına Haswell ve Haswell’in geliştirdiği misafirperverlik ve yazarlık çerçevesinden bakılacaktır. Haswell ve Haswell bu çerçeveyi sömürge ilişkileri üzerinden inşa etmiş olsa da, tespitlerini sömürge ilişkisi olmayan durumlarda da gözlemlemek mümkündür. İngiliz ordusunun İstanbul işgaline tanıklık etmiş, yazılarında Hindistan’a dair örnekler veren Halide Edib’in eserlerindeki İngiliz figürü genel edebiyat tarihinden tanıdığımız sömürgeci figürüyle örtüşmektedir. Yazarın en sevimsiz İngiliz karakteri olan Ateşten Gömlek’teki gazeteci Mr. Cook sömürgeci zihniyetini temsil eder. Halide Edib’in kahramanı Ayşe de okuyucuya bu sömürgeci söyleme nasıl karşılık verilmesi gerektiğini gösterir. Halide Edib böylelikle bir çeşit “metin ile karşılık verme” formülü geliştirmiş olur. Yazarın bu formülü elbette kendi ev sahibi, misafir, işgalci anlayışı ve yine kendi enternasyonalizm ve milliyetçilik anlayışı etrafında gelişir. Kariyerinin bir döneminde İngiltere’de sürgün hayatı geçirmek zorunda Halide Edib’in hayatındaki işgalci figürüne misafir olması bu kategorileri tekrar tekrar gözden geçirmesine sebep olur. İngiltere’deyken işgal anılarını İngilizce kaleme alan Halide Edib Türkiye’ye döndüğünde bu sefer İngilizleri Türklere anlatma görevini üstlenir. Bir İngiliz Edebiyatı okuyucusu ve Türk Edebiyatı yazarı olarak Halide Edib Haswell ve Haswell’in geliştirdiği ev sahibi-yazar ve misafir-okuyucu kategorilerini ters yüz eder.
  • Yayın
    Türk edebiyatının yurtdışında temsili hakkında bir soykütüğü denemesi
    (Istanbul University Press, 2024) Haliloğlu, Nagihan; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü
    2023’ün son günlerinde katıldığım bir tez savunmasında jüri üyeleri yakın zamanda okudukları romanlardan bahsederken konu Elif Shafak’a geldi. Hocalardan biri yirminci sayfadan sonra romanı okumakta zorlandığını, yapay zeka tarafından yazılmış bir metin okuduğu hissine kapıldığını söyledi. Elif Shafak’ın en başından beri yurtdışı pazarına dönük olan yazınının geldiği en son nokta, yaşadığı ülke İngiltere’de en çok rağbet gören sosyal meselelerin AI tarafından yorumlanması olarak değerlendirilen bir roman. Uzun süre dünya edebiyatında Türkiye’yi ve hatta “Doğu”yu temsil eden (Rustin, 2014), bölgeyi bilmeyen Avrupalılara buraları şerh eden bir yazar olarak isim yapan Shafak öyle “uluslararasılaştı” ki, 2010’ların sonuna kadar “bir Türk kadını olarak ben…” mealinde yazdığı yazıları elden ele dolaşan yazarın ismi şu anda Wikipedia sayfasında “Britanyalı Türk” yazar olarak geçiyor...
  • Yayın
    Vladimir Nabokov’un eserlerinde hafıza mekânları
    (Bilim Sanat Vakfı, 2018) Haliloğlu, Nagihan; Haliloğlu, Nagihan; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü
    Vladimir Nabokov yazın sanatıyla hafızanın aktarımı arasındaki bağa inanan ve kitaplarında buna sürekli dikkat çeken yazarlardan biridir. Üç farklı versiyonu yayımlanmış otobiyografisine verdiği en son isim Konuş, Hafıza’dır. Bu başlık da Nabokov’un hafızayı asla statik olmayan, canlı bir varlık şeklinde tasvir ettiğinin bir göstergesidir. Nabokov bu kitabında hafızayı muhafaza etme ve konuşturmanın çeşitli yöntemlerini dener ve bu çabasının dinamiklerini de okuyucuyla, ancak Nabokovvari diyebileceğimiz bir açık gönüllükle paylaşır. Ona göre kitaplar, paragraflar, eşyalar ve fiziksel mekânlar çeşitli şekillerde metaforik ‘hafıza mekânları’ olarak hafızayı muhafaza eder ve bir çeşit müze görevi görürler. Bu makalede, otobiyografisi çerçevesinde Nabokov’un tasvir ettiği bu farklı ‘mekânların’ hafızayı nasıl barındırıp koruduğu ve hatıraların tekrar canlandırılmasına ne derecede imkân verdiği incelenecektir.
  • Yayın
    Romeo ve Jülyet: Komedi ve trajedi arasında
    (İdeal Bilge Edebiyat, 2019) Haliloğlu, Nagihan; Haliloğlu, Nagihan; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü
    Shakespeare’in oyunları genellikle komedi, trajedi ve tarih oyunları olarak tematik türlere ayrılır. Karakter ismi taşıyan oyunlar, olay örgüsü o karakterin özellikleri ve seçimleri çerçevesinde geliştiği için trajedi olarak düşünülür. İki karakterin ismini taşıyan Romeo ve Jülyet oyunu da iki gencin ölümüyle sonuçlanan bir hikaye olarak trajedi kategorisindedir. Fakat oyunun kurgulanma şekli ve karakterlerin başlangıç noktası komediye daha uygundur. Evlenmek isteyen iki gencin aileleri tarafından alıkoyulmaları Shakespeare’in hemen hemen tüm komedilerindeki ana olay örgüsüdür. Komedilerde evlilikle sonuçlanan bu olay örgüsü, Romeo ve Jülyet’te ölümle sonuçlanır. Oyunun gerginliği de seyircinin olayların hangi noktada geri dönülemez bir yola girdiği üzerine kafa yormak zorunda kalmasından kaynaklanır. Shakespeare bu gerginliği en son sahneye kadar korur, ve bu hikayenin bir trajedi olduğu karakterlerin ölüp geri dönmesi kadar radikal teatreal oyunlar sonunda belli olur.
  • Yayın
    Fransız Edebiyat’ını İbn Haldun’la okumak
    (İstanbul Üniversitesi Farabi Avrasya Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (FAMER), 2019) Haliloğlu, Nagihan; Haliloğlu, Nagihan; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü
    Bu makale İbn Haldun’un asabiyet, mülk ve hanedan kavramlarını tahlil birimleri olarak kullanıp Michel Houellebecq'in Teslimiyet romanındaki karşılıklarını tespit etmektedir. Makalenin yöntemi böylelikle Müslüman Akdenizli bir düşünürün kullandığı kavramların günümüzde yazan beyaz Akdenizli bir yazarın romanlarında ne kadar geçerli olduğunu tespit edip, bir yandan Beyaz Avrupa'yı taşralaştırırken bir yandan da sürekliliklere dikkat çeker. Bu bakımdan kullanılan yöntem karşılaştırmalı edebiyat olarak da nitelendirilebilir. Makale İbn Haldun'un asabiyet, mülk, hanedan kavramlarını merkeze koymakla beraber Kuzey Avrupa'nın taşralaştırılmasını Dipesh Chakrabarty, Akdeniz'deki alışverişleri de Fernand Braudel'in kavramsal desteğiyle inceler. Houellebecq yazınının tümünde Akdeniz’I yabancı unsurların giriş yaptığı tekinsiz bir sınır olarak kurgular. Teslimiyet’te de Akdeniz’den gelen yabancı unsur Müslümanlardır ve Müslüman bir aday Fransa’da devlet başkanı olur. Romanın anlatıcısı François Fransa’nın bu ‘çöküş’ünün ve kültürel intiharının beyaz sınıflar arasındaki dayanışma eksikliğine, beyazların Mağripli göçmenlerin kültürünü benimsemedeki gönüllülüklerine bağlar ve başa geçecek Mağrip kökenlilerin yakında beyaz Fransızların düştüğü aynı hatalara düşeceğinin sinyallerinden bahseder. Houellebecq’in anlatıcı üzerinden okurla paylaştığı tüm bu gözlemler Ibn Haldun’un Mukaddime’sindeki döngüsel sosyal hareketlerin devinimleriyle örtüşmektedir.
  • Yayın
    45 Ruhu: Solun iktidarla imtihanı
    (Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık, 2018) Haliloğlu, Nagihan; Haliloğlu, Nagihan; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü
    Siyah beyaz kareler bize ev yıkıntıları arasında oynayan çocuklar, bitlenmiş yataklar gösterir. 40’larda Avrupa’nın sokaklarında böyle görüntülerin yaşanmış olmasını bir zillet olarak yorumlayan eski tüfek solcular, günümüz Avrupa’sının orta yerindeki mülteci kamplarındaki koşullar karşısında da aynı derecede dehşete kapılmış olsalar gerek.
  • Yayın
    “Kâğıtsızlık”tan tekrar vatandaş olmaya doğru
    (İbn Haldun Üniversitesi, 2018) Haliloğlu, Nagihan; Haliloğlu, Nagihan; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Sosyoloji Bölümü
    1997 yılında Boğaziçi Üniversitesi son sınıf öğrencisiydim. Yasakların en son ulaştığı yerlerden biri olan Boğaziçi’nde yaşamın çok fazla değişmediğini hatırlıyorum. Genel yasaklar başlamadan önce derslerine tesettürlü öğrenci almayan hocalar sadece biraz daha cesaretlenmişti, o kadar. Boğaziçi’nin tesettürlü öğrencisi 1997’den önce de kötü muameleyle karşılaşmış olduğu için hangi hocanın dersinin seçilip seçilmeyeceğini iyi bilirdi. O yaz mezun olur olmaz (ki mezuniyet törenine gitmedim) İngiltere’de dersleri sadece yazın yapılan bir master programına başladım.
  • Yayın
    Ling Ma’nın Kopuş romanı örneğinde bir ‘Erken Uyarı Sistemi’ olarak kadın yazını
    (Monograf, 2022) Haliloğlu, Nagihan; Haliloğlu, Nagihan; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü
    Bu makale, Ling Ma’nın 2018 tarihli romanı Severance’ın spekülatif kurgu çerçevesinde güncel kimlik ve anlatı meselelerini nasıl ele aldığını incelemektedir. Roman paralel bir geçmiş tahayyülüyle, 2011 senesinde New York’ta yaşanan bir pandemide şehrin son günlerini gözlemleyen ve fotoğraflayarak arşivleyen göçmen bir kadının deneyimlerini merkeze alır. Romandaki pandemi, Shen Ateşi, Covid-19’a çok benzemektedir ve şehirli göçmen kadın için şehrin kendini ‘belli ettiği’ bir kriz anı yaratır. Çin göçmeni kahramanımız Candace’tan şehirdeki pek çok ‘sağlıklı’ insanın daha hastalığa yakalanmadan Shen Ateşi semptomlarını taşıdığını öğreniriz. Bu semptomların en önemlisi hastanın aynı hareketi üst üste tekrar etmesidir. Hayatı tekrardan oluşan şehirliler için ‘sağlıklı’ ve ‘hasta’ kategorileri daha pandemi New York’a gelmeden birbirine karışmıştır. Ma romanıyla kadınların bu makalenin ‘erken uyarı sistemi’ olarak adlandırdığı yetilerine dikkat çeker. Fakat roman hakkında fazla konuşulmaması ve romandaki karakterin deneyimlerinin göz ardı edilmesi bize bu sistemin bir müddet daha dikkate alınmayacağının haberini vermektedir.
  • Yayın
    Çorak ülke: T. S. Eliot ile I. Dünya Savaşı hatırlaması
    (Bilim Sanat Vakfı, 2018) Haliloğlu, Nagihan; Haliloğlu, Nagihan; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü
    Hemen hemen tüm medeniyetlerde edebiyatın en eski formlarından biri olan şiir, özellikle kafiye ve vezin kullanımından dolayı kişisel ve kültürel hafızanın muhafaza edildiği bir tür olmuştur. T. S. Eliot’ın öncülerinden sayıldığı edebi modernizm akımı, şiir türünün omurgası sayılabilecek geleneksel kafiye ve vezni sorgulayıp yerine yeni bir bakış açısı ve pratik bir biçim getirmeyi amaçlamıştır. Modernizm, şiir ve hatırlama için çok önemli olan kafiye ve vezin yerine başka bir teknik ve bazı araçlar önermiştir. Bu araçlardan biri çağrışımdır. Eliot Çorak Ülke (1922) şiirinde, birincil amacı bu olsun ya da olmasın, ‘serbest çağrışım’ı Avrupa medeniyetinin tarihi ve kültürel mirasının unsurları arasında bir uyak gibi kullanarak şiirin kültürel hafızanın muhafızlığını yaptığı geleneği devam ettirir. Eleştirmenler Çorak Ülke’nin şairin bir genç adam olarak portresini, Eliot’ın evliliğinin anatomisini ve Avrupa medeniyetinin kilometre taşlarını ihtiva ettiğinde hemfikirdirler.