Fakülteler
Bu bölüm için kalıcı URI
Bölüm "İHÜ, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih Bölümü" Fakülteler seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 87
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Yayın 19. Yüzyılda eğitim kurumlarının merkezi olarak Kudüs(Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi, 2018) Baysan, İbrahim Vehbi; Baysan, İbrahim Vehbi; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih Bölümüİslam, Hırisiyanlık ve Yahudilik gibi üç dinin birleşme noktası olan Kudüs her daim Osmanlı devletinin ilgi alanı olarak var oldu. Sayısı hayli kabarık vakıflar şehre olumlu katkıda bulunurken şehrin ekonomik olarak da gelişmesine vesile oldular. Sultan II. Mahmud’un 1826 sonrası gerçekleştirdiği bürokratik reformlar ve merkezi idarede gerçekleştirilen yeniden yapılanma faaliyetleri Kudüs ve çevresini de etkiledi. Tanzimat döneminde açılan rüştiyeler bölgede de eğitime bakışı değiştirdi ve 1856 fermanının ilanının ardından kurulan Meclis-i Muhtelit gayri Müslimlerin de eğitimde söz sahibi olmalarını sağladı. Bu sunum, şehrin 19. yüzyılda uluslararası ilgi odağı olması ile Osmanlı devleti idaresindeki gelişmeleri inceler ve gelişmelere detaylı ışık tutar.Yayın Akıntıya sürüklenecek değilim(İbn Haldun Üniversitesi, 2017) Berktay, Halil; Berktay, Halil; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih BölümüAçık Medeniyet Gazetesi olarak İbn Haldun Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Halil Berktay’la yeni çıkan “Tarihçi Gözüyle Siyaset” kitabı hakkında konuşmak istedik. Fakat konu konuyu açtı ve uzunca bir söyleşi çıktı karşımıza. Hatta öyle ki söyleşiyi ikiye bölmek zorunda kaldık. Bu sayımızda Prof. Halil Berktay’ın Dünyaya ve Türkiye’ye dair görüşlerini keyifle okuyacağınızı ümit ediyoruz. Sonraki sayımızda ne mi okuyacaksınız? Onu da söyleşinin sonunda bulabilirsiniz.Yayın Amerika Diyanet Merkezi: mimaride bir kimlik arayışı(Üsküdar Belediyesi Kültür İşleri Müdürlüğü, 2017) Yaslıçimen, Faruk; Yaslıçimen, Faruk; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih BölümüErken cumhuriyet rejimi kozmopolit ve sofistike bir Osmanlı mirasından devşirilen kültürel hafızayı silmek ve itibarsızlaştırmak adma radikal adımlar attı. Bu adımlar Türkiye toplumu üzerinde, etkileri hala devam eden, travmatik izler bıraktı. Asırlar boyunca doğal ve tarihi devinimi içinde süregelen çok yönlü bir kültüre karşı yürütülen bu mücadele ve cumhuriyetçi elitin baskın söylemsel hegemonyası, Türk halkının bugün yüzleşmek zorunda kalacağı birçok trajedi üretti. Ancak son yıllarda Türkiye, Osmanlı geçmişiyle uzlaşma ve yüzleşme sürecini yaşıyor. Bu süreçte geleneksel mimari biçimler, muhtelif güncel yorumlama ve denemelerle kamusal alanda giderek daha fazla karşımıza çıkıyor.Yayın Anadolu'da bektaşilik : XV yüzyıl sonlarından 1826 yılına kadar(Alfa Basım Yayım Dağıtım, 2017) Faroqhi, Suraija Roschan; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih BölümüBu çalışma büyük ölçüde, saygıdeğer hocam Prof. Ömer Lütfi Barkan'm (İstanbul) beni yönlendirmiş olduğu arşiv belgelerine dayanmaktadır. Aynı şekilde Prof. Halil İnalcık (Chicago) ve Prof. Nejat Göyünç (İstanbul) de değerli katkılarda bulundular. Dr. Abdülbaki Gölpmarlı'nm yardımseverliği sayesinde şahsına ait bir el yazmasını inceleme ve kendisinin tasavvuf hakkındaki engin ve derin bilgisinden faydalanma fırsatı buldum. Her birine içten teşekkürlerimi sunmak isterim. Prof. Andreas Tietze (Viyana), Prof, irene Melikoff (Strazburg) ve Prof. Subhi Labib (Kiel), henüz oluşma aşamasındayken bu kitabın farklı bölümlerini okuma inceliğini gösterdiler. Elbette ki yapılmış olabilecek tüm hatalardan sadece yazarın kendisi sorumludurYayın Are we not Ottomans? The Struggle of Shi’i Nureddin and Ibrahim in returning from exile(Koç University Press, 2022) Yaslıçimen, Faruk; Yaslıçimen, Faruk; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih Bölümü[No Abstract Available]Yayın Art, artists and politics: no limits for transgression?(Turkuvaz Medya, 2018) Yaslıçimen, Faruk; Yaslıçimen, Faruk; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih BölümüBe it Susan Sarandon's tacit support for the Trump administration following his presidential inauguration in February 2017, or Meltem Cumbul's unprecedented discourtesy to Semih Kaplanoğlu, one of Turkey's well known contemporary film directors, during the 24th Adana Film Festival award ceremony held in September 2017... There are countless examples that illustrate how artists intervene in the socio-political field, not particularly with their artistic production but their words and opinions, which are occasionally blended with clear-cut political positions, worldviews, or ideologies. No doubt, few can argue against the involvement of art in politics. However, the focus here is on the artist and the issue, being styles, kinds, and limits of artistic expression in engaging with politics.Yayın Arts, market and the state: Cultural policies in introspect(SETA, 2018) Yaslıçimen, Faruk; Yaslıçimen, Faruk; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih BölümüThe field of cultural policies is novel and burgeoning; it harbors diverse and even contradictory approaches, with no universally recognizable principles; it has no common language of its own nor any unified theoretical perspective. The field is fragmented and heterogeneous in nature and bound to the interaction of multiple actors in different institutional settings. Although it began initially as a western academic and institutional endeavor, and developed mostly in the U.S. and Western Europe, cultural policies has turned out to be a common good for the entire world both as an academic discipline and as a bureaucratic and institutional enterprise.Yayın Aziz Nesin about himself and his parents: Poor people in Istanbul during the late Ottoman period(Cambridge University Press, 2021) Faroqhi, Suraija Roschan; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih BölümüA resolute modernist and socialist, Aziz Nesin (1915–95) was definitely an author of the republican period. Born Mehmet Nusret to poor parents, both migrants to Istanbul from the Black Sea coast, he adopted Nesin as his legal surname when surnames became obligatory in 1934. By the 1950s, his satirical short stories and plays had made him famous, but he faced political difficulties for much of his life; likely, it did not endear him to the authorities that he used his experiences with the police as inexhaustible material for his stories. In 1966, when in his early fifties, Aziz Nesin published Böyle Gelmiş Böyle Gitmez: Otobiyografi (That is the Way He has Come, But That is Not the Way He is Leaving: An Autobiography), the first volume of what was to become a three-volume series, which he called an autobiography.1 The first volume, which is the subject of this study, has remained the most popular; it focuses on Nesin’s childhood in Istanbul during the late 1910s and throughout the 1920s, with biographies of both his father and his mother embedded in the story.2 Nesin had begun the necessary research in the 1950s, including a trip to the Black Sea village where his mother had been born. He searched for documents as well, seemingly with limited success...Yayın Batı sol Türkiye : söyleşiler 2015-2018(Kopernik Kitap, 2018) Berktay, Halil; Berktay, Halil; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih Bölümüürkiye’nin son yıllardaki meydan okuyuşu, modernitenin gelişim sürecinde nereye oturtulabilir? Şimdiki yeni dünya düzensizliğine nasıl geldik? Kim haklı kim haksız bir yana; hangi koşullar ayrı durma ve direnmeyi eskisinden çok daha mümkün kılıyor? Marksizm’in bıraktığı boşluğu doldurmaya İslâmiyet’in aday olduğu bugün, emperyalizm ve anti-emperyalizm sorunsalının neresindeyiz? Küresele muhalefet taktik veya konjonktürel mi, gerçekten anti-sistemik mi? Başka deyişle, kalıcı ve inandırıcı bir düşünsel platformu var mı? Kurulabilir mi? “Dış” hep kötü ve “iç” hep iyi mi? “Yerli ve millî”lik kolay tanımlanabilir bir şey mi? Ne kadarı realize edilebilir? Değişmez bir formülü var mı? “Biz” kimiz ve neyiz, zamanın sonsuz akışı içinde? Müslümanlık, örneğin, ya da Müslüman Türkiye, ya da Türkiye Müslümanlığı, alternatif bir medeniyet veya net bir medeniyet alternatifi sunuyor mu? Olayları bağımsız ve eleştirel bir aydın sorumluluğuyla gözleyen Halil Berktay, son üç yıl içinde verdiği mülâkatlarda yukarıdaki sorulara yanıt arıyor. Prof. Berktay, bu kitapta yer alan tahlil ve tespitlerinin yalınlığı, soğukkanlılığı ve hesap gütmezliğiyle, gerçekliğe olabildiğince yaklaşmaya çalışıyor.Yayın Bir zamanlar Rusya'da(Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi, 2019) Berktay, Halil; Berktay, Halil; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih Bölümü“Rus Avangardı. Sanat ve Tasarımla Geleceği Düşlemek” sergisi, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşanan dramatik değişikliklerin ve radikal yeniliklerin zemin sağladığı entelektüel ve artistik gelişmelerin, sadece Rus sanatsal kültüründe değil, dünya sanat tarihindeki etkilerine de ayna tutan bir sergileme anlayışıyla kurgulandı. Sergi, 1900’lerin başından itibaren hayatı dönüştürecek bir güç olarak sanatı öne süren Rus avangard sanatçılarının bu dönemde gerçekleştirdiği çığır açıcı işlerinin yanı sıra 1917 Ekim Devrimi’nin sağladığı yenilikçi atmosferde, yeni rejimin de desteğiyle hayata geçirdikleri toplumsal tasarılarını ve heyecanla düşledikleri geleceğin geniş sınırlarını gözler önüne seriyor. 20. yüzyılın başında yaşanan teknolojik gelişme ve sanayileşmenin heyecanıyla yüzünü bilime dönen ve dünyanın da sınırlarını aşarak düşlerini uzaya taşıyan avangard sanatçıların ilerlemeye duydukları inanç, bu sergide yer alan eserlerinden canlılıkla yansıyor. Dünyanın en önemli Rus Avangardı koleksiyonlarından ve arşivlerinden biri olan, Selanik Çağdaş Sanat Müzesi - George Costakis Koleksiyonu, “Rus Avangardı. Sanat ve Tasarımla Geleceği Düşlemek” sergisinin de temelini oluşturuyor. George Costakis’in büyük bir tutkuyla bir araya getirdiği ve Rus Avangardı eserlerinin gelecek nesillere aktarılmasını sağlayan Costakis Koleksiyonu’ndan sergiye dahil edilen sanatçılar arasında, sanat tarihinin ikonik eserlerinden Siyah Kare’nin yaratıcısı Kazimir Malevich, sanatla üretim arasındaki sınırları belirsizleştirerek sanatsal kuramda yeni bir dönemin öncüsü olan Vladimir Tatlin, fotoğraf, resim, heykel ve grafik sanatının cesur öncüsü Alexander Rodchenko dahil olmak üzere Rus Avangardı’nın birçok önemli ismi bulunuyor. Yine Costakis Koleksiyonu’ndan, dönemin kadın sanatçı yoğunluğunu temsil eden isimler arasında, metinle resim arasındaki etkileşimi temel alan Olga Rozanova, tasarladığı oyun dekorlarıyla tiyatro dilinin dönüşümüne katkıda bulunan Lyubov Popova ve yüzünü Rus halk sanatına dönerek Rus Avangardı’nda belirleyici bir rol üstlenen Natalia Goncharova da sergide eserleriyle yer alıyor. “Rus Avangardı. Sanat ve Tasarımla Geleceği Düşlemek”, 20. yüzyıl sanat tarihinin dönüm noktalarından biri olan bu dönemin tüm büyük isimlerinin eserlerini Türkiye’de ilk kez bir araya getiriyor.Yayın Birinci Dünya Savaşı’nda Şii-Sünni ittifakı: Nedenler, imkanlar ve açmazlar(100. Yılında Uluslararası Bağdat (Medînetü’s-selâm) ve Kûtü’l -Amâre Sempozyumu, 2017) Yaslıçimen, Faruk; Yaslıçimen, Faruk; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih BölümüBirinci Dünya Savaşı esnasında İslam topraklarını savunmak amacıyla Iraklı Şii müçtehitler cihat fetvaları vermiş ve Irak’ın Şii halkını Osmanlı Ordusu yanında İngilizlere karşı cihada çağırmıştır. Bu çağrı bir ölçüde başarılı da olmuştur. Peki, bu sürecin ardında yatan temel faktörler nelerdir? Mezhebi farklılıklarına rağmen, Sünniler ile Şiiler’in Irak’ta nasıl ortak hareket edebilmişlerdir? Osmanlı Devleti’nin 19. yüzyılın ortalarından itibaren sıkılaştırdığı merkezileşme politikalarının, II. Abdülhamid’in İttihad-ı İslam siyasetinin, İttihat ve Terakki hükümetinin Irak’ta takip ettiği politikaların ve Irak Şiileri arasında 19. yüzyıl boyunca yaşanmakta olan fıkhi ve toplumsal dönüşümlerin bundaki payı nedir? Bu sunumda hem Iraklı Şii müçtehitlerin cihat fetvalarının içerikleri hem de bu fetvaları ortaya çıkaran siyasi ve toplumsal bağlamlar tartışılacaktır. Konunun güncel gelişmelerle bağlantısı ise sunumun sonuna doğru kısaca ele alınacaktır.Yayın Biz Osmanlı değil miyiz? Şii Nureddin ve İbrahim’in sürgünden dönüş mücadelesi(Koç Üniversitesi Yayınları, 2020) Yaslıçimen, Faruk; Yaslıçimen, Faruk; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih Bölümü1894 yılının Haziran ayında Babıâli’den Bağdat Vilayetine gönderilen bir yazıda Hılle’den 68 imzayla Arapça bir dilekçe gönderildiği ve söz konusu dilekçede Caferilerden beş kişinin Bağdat Vilayeti’nde adaletsiz bir muameleye maruz kaldığının yazıldığı belirtiliyordu. Babıâli, konu hakkında vilayet idaresinden izahat beklemekteydi. Dilekçede 1894 yılında vuku bulan ve uluslararası yankılan da olan Samarra Vakıası esnasında Şiilerin yaşadığı mağduriyetten bahsediliyordu. Öyle ki, imza sahipleri önce Samarra müftüsünü Şiiler aleyhindeki hakaret ve kışkırtmalarından dolayı sancak mutasarrıfına şikâyet etmiş ve bu durumu vilayet merkezine de telgraf çekerek bildirmişlerdi. Ardından Bağdat Valiliği, Hılle Kaymakamlığı’ndan konunun araştırılmasını istedi. Bunun üzerine Hılle kaymakamı müftüyü şikâyet eden dilekçeye imza veren beş kişiyi hükümet konağına çağırdı. İddiaya göre bu kişiler hakarete ve işkenceye uğramış, tutuklanarak şehir merkezinde cümle âleme teşhir edilmişlerdi. Yüzlerine kömür tozu ve çamur sürülerek merkeplere bindirilmiş ve önlerinde davulcu ve zurnacılar, sağ ve sol yanlarında zaptiyeler eşliğinde çarşı pazar dolaştırılmışlardı. Dahası, ahalinin bunları dövmesi için kalabalık yerlerde duraklanmış ve bu kişiler Hılle’nin dışına kadar bu vaziyette çıkartılmışlardı...Yayın Byzantine military rhetoric in the ninth century: A translation of the Anonymi Byzantini Rhetorica Militaris(Taylor and Francis, 2021) Theotokis, Georgios; Sidiropoulos, Dimitrios; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih BölümüByzantine Military Rhetoric in the Ninth Century is the first English translation of the ninth-century Anonymi Byzantini Rhetorica Militaris. This influential text offers a valuable insight into the warrior ethic of the period, the role of religion in the justification of war, and the view of other military cultures by the Byzantine elite. It also played a crucial role in the compilation of the tenth-century Taktika and Constantine VII’s harangues during a period of intense military activity for the Byzantine Empire on its eastern borders. Including a detailed commentary and critical introduction to the author and the structure of the text, this book will appeal to all those interested in Byzantine political ideology and military history.Yayın Catholic Missionary activity in the Early Modern Ottoman Empire from the perspectives of state and convert(Indiana University Press, 2023) Güngörürler, Selim; Shapiro, Henry; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih BölümüCatholic Church efforts to convert Christians of the Ottoman Empire accelerated in the early seventeenth century after the establishment of the “Sacred Congregation for the Propagation of the Faith” (Sacra Congregatio de Propaganda Fide) in 1622, and in the remainder of the century missionaries would be particularly successful in winning converts among Ottoman Armenians. This success gradually led to intra-Armenian conflict between Apostolic Armenians and those with Catholic sympathies. This article argues that the topic of Apostolic/Catholic Armenian confessional conflicts is ripe ground for research that builds connections between Ottoman Turkish archival documentation and Armenian narratives sources, many of which remain unpublished. While most previous research has examined the topic from European, Ottoman, or Armenian perspectives, here we present images of Catholic-Apostolic conflict using both Ottoman archival sources and the unpublished Armenian manuscript of an Armenian convert, showing the potential for further integrated studies on the spread of Catholicism among Ottoman Armenians of the early modern period.Yayın Catholic Missionary activity in the Early Modern Ottoman Empire from the perspectives of state and convert (Review)(Indiana University Press, 2023) Güngörürler, Selim; Shapiro, Henry; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih BölümüCatholic Church efforts to convert Christians of the Ottoman Empire accelerated in the early seventeenth century after the establishment of the “Sacred Congregation for the Propagation of the Faith” (Sacra Congregatio de Propaganda Fide) in 1622, and in the remainder of the century missionaries would be particularly successful in winning converts among Ottoman Armenians. This success gradually led to intra-Armenian conflict between Apostolic Armenians and those with Catholic sympathies. This article argues that the topic of Apostolic/Catholic Armenian confessional conflicts is ripe ground for research that builds connections between Ottoman Turkish archival documentation and Armenian narratives sources, many of which remain unpublished. While most previous research has examined the topic from European, Ottoman, or Armenian perspectives, here we present images of Catholic-Apostolic conflict using both Ottoman archival sources and the unpublished Armenian manuscript of an Armenian convert, showing the potential for further integrated studies on the spread of Catholicism among Ottoman Armenians of the early modern period.Yayın Çevre tarihi kitapları(İbn Haldun Üniversitesi, 2017) Çalışır, Muhammed Fatih; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih BölümüÇevre tarihi alanını tanıtmayı amaçlayan yazı dizimizin bu son bölümünde alanın önde gelen isimlerinden ve bu isimlerin dilimize çevrilen eserlerinden bahsetmenin faydalı olacağını düşündüm. Alfred Crosby’nin 1972 yılında kaleme aldığı ve 2003’te çeşitli ilavelerle yeniden neşrettiği The Columbian Exchange: Biological and Cultural Consequences of 1492 (Kolomb Değişimi: 1492’nin Biyolojik ve Kültürel Sonuçları) başlıklı kitabı, Avrupalıların Amerika kıtası istilasının askerî, siyasî ve dinî faaliyetlerden ibaret olmadığına, bu süreçte hayvanlar, bitkiler ve mikroorganizmaların da önemli bir rol oynadığına dikkat çeker.Yayın Çevre tarihi üzerine notlar - 1(İbn Haldun Üniversitesi, 2017) Çalışır, Muhammed Fatih; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih BölümüSadece insanların değil, insanların da içinde yer aldığı doğadaki canlı-cansız tüm varlıkların ve bu varlıklar arasındaki etkileşimin yazılması gereken bir tarihi olduğu düşüncesini savunan çevre tarihi, insan ve toplumbilim çalışmalarına getirilmiş en yenilikçi ve en kapsayıcı yorum/izah tarzlarından biridir. İnsanın, çevre; çevrenin de insan üzerindeki etkilerine vurgu yapan bu alan; siyasî, askerî, sosyal, iktisadî ve kültürel tarih gibi geleneksel tarih yazım tarzlarına ilave edilecek ve bunlar üzerinde yeniden düşünmemizi sağlayacak devrimci bir niteliğe sahiptir.Yayın Çevre tarihi üzerine notlar - 2(İbn Haldun Üniversitesi, 2017) Çalışır, Muhammed Fatih; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih BölümüÇevreyi insanoğlundan ayrı ve insanlık tarihi için sadece bir sahne olarak görmeyen çevre tarihçileri çalışmalarını şu üç genel başlık altında yoğunlaştırırlar: 1. Doğal hadiseler ve çevresel özelliklerin insanlık tarihine etkisi 2. İnsan kaynaklı çevre değişiklikleri ve bu değişikliklerin insanlık tarihine etkisi 3. İnsanların çevreyle ilgili düşünceleri ve bu düşünceler neticesinde oluşan/perçinleşen tavır ve eylemler. Diğerlerine göre daha popüler olan birinci başlık kapsamındaki çalışmalar deprem, sel, fırtına, yanardağ patlaması, tsunami gibi doğal hadiseler ile çevreye ait belli başlı özelliklerin insanlık tarihine etkisini araştırmaktadır.Yayın Çevresel tarih(Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, 2022) Çalışır, Muhammed Fatih; Şimşek, Ahmet; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih Bölümü[No abstract available]Yayın Çevresel tarih nedir?(Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2019) Hughes, J. Donald; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih Bölümü; Çalışır, Muhammed FatihSadece insanların değil insanların da içinde yer aldığı doğal çevredeki canlı cansız tüm varlıkların ve bu varlıklar arasındaki etkileşimin yazılması gereken bir tarihi olduğu düşüncesini savunan çevresel tarih, insan ve sosyal bilim araştırmalarına getirilmiş en yenilikçi ve en kapsayıcı yorum izah tarzlarından biridir. İnsanın çevre, çevrenin de insan üzerindeki etkisine özel bir vurgu yapan bu alan siyasi, askeri, sosyal, iktisadi ve kültürel tarih gibi geleneksel tarihyazım şekillerine ilave edilecek ve bunlar üzerinde yeniden düşünmemizi sağlayacak devrimci bir niteliğe sahiptir. Antik döneme kadar uzanan öncüleri olmakla birlikte 1960’lardan bu yana kapsamı ve hedefleri belirli bir disiplin olarak ABD’den Rusya’ya, Brezilya’dan Hindistan’a dünyanın farklı coğrafyalarında icra edilen bu yeni tarihçilik biçemi ülkemizde de bilinir ve uygulanır hale gelmiştir. Elinizdeki kitap çevresel tarihe meraklı öğrenci ve araştırmacılar için rehber eser niteliğindeki What is Environmental History? 2 nd edition (Cambridge: Polity, 2016) başlıklı çalışmanın çevirisidir. Alanın öncü ve üretken isimlerinden J. Donald Hughes tarafından kaleme alınan bu eser gerek sağladığı kapsamlı bakış açısı gerekse konuları ele alış biçimiyle kısa sürede başucu kitabı olma niteliği kazanmıştır. Hughes tarihsel incelemeler yapmak için hangi kavramları kullanmamız gerektiği konusunda yol gösterici olmakla birlikte hangi çevresel tarih kaynaklarına bakmamız gerektiğini de elimizdeki kısa giriş kitabında yetkinlikle gösteriyor. Ben kendi hesabıma bu kitabı eline alan ve şöyle bir karıştıran herkesin kendi özel kütüphanesi için bir tane edinmek isteyeceğinden eminim. Bu kitap tüm lisans ve lisansüstü tarih öğrencileri yanı sıra tarihle amatör ya da profesyonel uğraşan herkese faydalı olacaktır.