Medeniyetler İttifakı Enstitüsü Diğer Yayınlar Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 59
  • Yayın
    Osmanlı’da ilm-i tarih
    (İSAR Yayınları, 2023) Asil, Ercüment; Atçıl, Zahit; Asil, Ercüment; Atabaş, Cemal
    Geçmişi ortaya çıkarmak ve kaydetmek için insanoğlu neden çabalamıştır? Geçmişin peşine düşmekle neyi arar, neye ulaşmayı ümit eder? Geçmişin bilgisini kim nasıl derlemiş ve kime, nasıl ulaştırmaya çalışmıştır? Bugün modern tarihçilere yöneltebileceğimiz tüm bu soruları tarihin her devrindeki tarihçilere de yöneltebiliriz. Acaba Osmanlı müverrihleri kimlerdi, tarihi üretip kaydederken meseleleri ne idi, eserlerinin özellikleri nelerdi? Kısaca, Osmanlı döneminde ilm-i tarih nasıl icra ediliyordu? Bu sorulara cevap aramak maksadıyla İstanbul Araştırma ve Eğitim Merkezi (İŞAR) bünyesinde 16-17 Aralık 2022 tarihlerinde “Osmanlı’da İlm-i Tarih Sempozyumunu gerçekleştirdik. Bu sempozyum, “Osmanlı’da İlimler” ana başlığı altında benzer minvalde gerçekleştirilen sempozyumların sekizincisidir. Elinizdeki kitap, bu sempozyumda tebliğ sunan araştırmacıların daha önce yayımlanmamış özgün araştırmalarını bir araya getiriyor. Osmanlı’da İlimler Dizisi kapsamında yayımlanan önceki kitaplarda her ilim (kelam, fıkıh, tasavvuf, tefsir, hadis, Arapça dil bilimleri, mantık-münazara) kendi veçhesinden dönemin ilim adamlarını, eserlerini ve İlmî meselelerini bugünün bakış açısı ile tekrar ele almaya çalışmıştı. Benzer bir şekilde, elinizdeki eser de Osmanlı döneminde yaşayan tarihçileri, yazdıkları tarih metinlerini ve tarihyazımı usullerini gündeme getirmek, tartışmak ve bugünün bakış açısı ile yeniden yorumlamayı hedeflemiştir...
  • Yayın
    Assessing coherence and fidelity: Credibility of COVID-19 narratives
    (John Benjamins Publishing Company, 2024) Üzelgün, Mehmet Ali; Turner, Hossein; Oruç, Rahmi; Şahin, Goncagül
    Non-fictional narratives have an open-ended character that projects roles and values to those who participate in them. Narrative participation, in turn, entails narrative assessment and identification processes, through which adherence to values and positions may fail or be achieved. In the analysis of interviews with university students across Turkey, we draw on Fisher's narrative paradigm to focus on how our participants carry out assessments of narrative credibility. To elucidate narrative coherence and fidelity, we take inspiration from an argumentative-rhetorical perspective, and focus specifically on the relationship among the criteria identified in the literature on narrative assessment. Our study of interviewee evaluations of COVID-19 narratives confirms the use of the coherence criteria, calls into question the fidelity criteria, and highlights the relevance of identification as a basic process for fidelity assessments. We conclude by discussing our limitations and directions for further research.
  • Yayın
    A processual approach to political violence phenomenon in Somalia: An assessment of the political opportunities and threats
    (Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi, 2023) Alegöz, Halil İbrahim; Alegöz, Halil İbrahim
    This study investigates the political violence phenomenon in Somalia from 2001 to 2004. We assert that political violence emerges as one of the potential outcomes on the part of an organization in a political struggle. It unfolds in a complex, multifaceted, and contentious political setting. The political struggle may occur within the five confrontational political milieu areas. In this article, however, we limit the scope of our analysis to examine the social and political interactions between national political elites and Islamic courts. We aim to assess whether these political interactions have led to a potentially violent outcome. This article is situated within the theoretical framework of the Contentious Politics Paradigm, initially formulated by Charles Tilly et al. and subsequently refined by Eitan Alimi et al. as a relational radicalization framework.
  • Yayın
    Rethinking Islamism in Turkey: Beyond conservative or modernist rejectionism
    (Routledge, 2022) Işık, Vahdettin; Işık, Vahdettin; Sunar, Lütfi
    The fact that the 19th century resulted in the removal of Muslims as a global locus of power is widely known. As a result of the efforts that occurred in the wake of making sense of this new situation, various currents of thought emerged. Some took a negative attitude toward renewal efforts based on the attitude of preserving what had already existed in response to modernization. Others proposed completely replacing what had existed. A third approach evaluated the issue not in terms of the new or the old, but in terms of the nature of the new and the old – and whether it responded to what was needed. Those who adopted the last approach regarded a continuation of the old as it had been to be impossible, believing change to be necessary, but did not reject what was traditional. They saw that adopting the new without questioning its nature would contradict Islamic principles as well as historical-social reality. The order formed by those who adopted this approach can be called the Islamic Renewal Movement. In other words, unlike conservative rejectionism and modernist rejectionism, the proposed interpretation of the Islamic Renewal Movement was based on protecting what needed protection and renewing what needed renewal. This approach sought to both remain as itself and also respond to the contemporary challenges through this choice. These three approaches can be said to still continue to shape Turkey’s political thoughts and tendencies...
  • Yayın
    Discourses on salt and iron: A study on the state monopoly in China
    (İbn Haldun Üniversitesi, 2023) Tanrıkut, Mevlan
    The Reign of Xi Jinping has been characterized as assertive, unapologetic, and autocratic both at home and abroad(So, 2019). His strict control over Chinese companies and cracking down on private high-tech companies have become debated. If we look back economic system of the Chinese Communist Party, we will find that state control of the economy has been the primary trend. One might ask, what are the reasons for the Chinese Communist Party, particularly Xi Jinping’s sensitiveness to private business, and where has the idea of state monopoly over the private sector originated? By highlighting the importance of the historical approach, rather than a progressive one, for analyzing the statecraft in contemporary China methodologically, the present paper tries to address this question by examiningthe Discourses on Salt and Iron, a famous classic piece recorded by Huan Kuan of the Han Dynasty (202 BC –220 AD) and its legacy in successive governments. The first part of the paper focuses on the historical background of the Chinese state monopoly, which aims to show the historical event that led to the implementation of monopolistic economic policies and supportive rational arguments for its continuation. The second part sheds light on the continuation of this policy and illustrates howand why this policy is still alive today. By pondering above all, this study argues that China’s main concern in the economy is maintaining the power gap between the authority and private merchants, which is the legacy of traditional Chinese statecraft.
  • Yayın
    A simple approach to overcoming Euro-specific feudalism
    (İbn Haldun Üniversitesi, 2023) Eshete, Ibrahim Mulushewa
    In debates over the nature of the Ottoman social formation, most 20thcentury Turkish historians have tended to argue that it was “not feudal.” I argue that this is mostly because of the extent to which they have unconsciously imported and internalized Eurocentrism. In particular, it is because they have been using a Euro-specific notion or definition of feudalism as their yardstick. Also involved is a methodological, indeed philosophical failure to differentiate between genus and species, between the specific and the general. What is common to most agrarian states and societies in pre-modernity is the existence of a fief-system. But once a royal power-center resorts to fief-distribution, different power configurations can result. It is this revisionist approach to taxonomy that is proposed in this article, derived from my recently completed PhD thesis on civilizations’ common structures.
  • Yayın
    Akıntıya karşı kürek çekmek: Said Halim Paşa’nın siyaset düşüncesi
    (Kadim Yayınları, 2022) Acerbaş, Furkan
    İstikrarlı zamanlardan ziyade mevcut düzen ve yapıların sarsıldığı veya yıkıldığı istikrarsız kriz dönemleri, siyaset düşünürlerini problemler üzerine kafa yormaya sevk eder. Bir Osmanlı devlet adamı ve düşünürü olarak Said Halim Paşa da eserlerini Osmanlı Devleti’nin çözülüş döneminde yazmıştır. Müellif, bu çalışmada merkeze aldığımız İslam’da Teşkilât-ı Siyâsiye metinini Osmanlı Devleti’nin yenik çıktığı ve kendisinin de sadrazamlık yaptığı I. Dünya Savaşı sonrasında Malta’da sürgündeyken yazmıştır. Ayrıca siyasal bilimler tahsil etmiş bir devlet adamı olarak siyaset sahnesinde edindiği tecrübe de fikirlerinin teşekkül etmesinde önemli bir rol oynamıştır. Tüm bunlar gözetildiğinde, Paşa’nın siyaset düşüncesini incelemenin önemi ortaya çıkmaktadır. Siyasetin ana kavramlarından biri olan meşruiyet devletin varlığını izah ettiğinden, onun siyaset düşüncesini anlamak için meşruiyet kavramına odaklanmak isabetli olacaktır. Dolayısıyla onun düşüncesinde öncelikle siyasetin meşru zeminini sorguluyoruz. Ardından, Tanzimat sonrasında Osmanlı siyaset düşüncesine giren özgürlük, eşitlik ve parlamento gibi Batılı kavram ve kurumları ele alıyoruz. Bu incelemeyi yaparken hem modern Batı, hem İslam, hem de Osmanlı siyaset perspektiflerinden faydalanıyoruz. Böylece bir yandan Said Halim Paşa’nın düşüncesinin özgün yanlarını keşfederken diğer yandan onun modern ve İslam siyaset perspektifleri içerisinde nerede durduğunu görmeye çalışıyoruz. Nihayetinde, modern siyaset düşüncesinin tersi bir yönde kürek çektiği sonucuna varıyoruz.
  • Yayın
    Was Said Halim Pasha's Islamic state possible? Reading les institutions politiques through Hallaq's impossible state
    (Kadim Yayınları, 2022) Simpkins, Thomas D.
    The necessity of reforms became more evident with every domain and war the Ottoman Empire lost to a new monster, the leviathan as Thomas Hob-bes famously called the modern state. Ever since the question of Islam and the state has been one of the pressing questions for Muslims the Ummah over. While the call for an “Islamic state” is often solely thought of in relati-on to Islamists such as Sayyid Qutb and Abul-Ala Al-Maududi, it in fact has earlier roots in the late Ottoman Empire. While in exile from the aftermath of World War I, but before the establishment of secular nation-states in the former Ottoman domains, Said Halim Pasha, a former grand vizier of the Ottoman Empire and Islamist intellectual, wrote an essay outlining his visi-on of an Islamic state entitled Les institutions politiques dans la société musulmane (The Political Institutions of Muslim Society). Exactly a century later, Wael Hallaq would declare in his Impossible State the impossibility of reconciling…
  • Yayın
    Temel kavramlar ve düşünceler
    (İLEM Yayınları, 2021) Işık, Vahdettin; Işık, Vahdettin
    1950’de iktidarı devralan Demokrat Parti (DP), dinî pratiklere alan açma konusunda CHP’ye nispetle daha açık bir tutum sergilemişti. Bu siyasetin yansıması olarak, 1950 seçimlerini DP’nin kazanmasıyla birlikte resmî rahatlama teşebbüsleri içinde dinî hayat yeniden canlanmaya başlamıştı. Bu canlanmayı çıkan dergi sayısı ve dergilerin gündem çeşitliliği açık bir şekilde yansıtıyor. Dergilerin künye bilgilerinden de anlaşılacağı üzere 1940’ların sonunda dergi yayın hayatında hızlı bir hareketlilik başlamıştır. Dergilerin isimleri daha çok dinî referanslara göndermeler yaparken, dergi isimlerinin altlarındaki tanıtım metinleri büyük oranda; “dinî”, “ahlaki”, “ilmi”, “edebi” gibi kelimeler ile ifade edilmiştir. Bu durum aslında bir anlamda belirli bir tedirginliği de göstermektedir ve yeni konjonktürde dikkatli yol alma çabası olarak da okunabilir...
  • Yayın
    Osmanlı'nın yeniden yapılanması sürecinde aydınların tutumu
    (Ekin Yayınevi, 2021) Işık, Vahdettin; Işık, Vahdettin
    Aydının toplum hayatındaki yeri ve değişim sürecindeki rolü yaklaşık 150 yıldır bizim düşünce dünyamızda konuşuluyor. Benzer şekilde sosyal bilimler literatüründe de aydın önemli bir yer işgal ediyor ve modernleşme süreci olarak kavramlaştırılan değişimin ana öznelerinden biri olarak ele almıyor. Özellikle Osmanlı-Türkiye modernleşmesi olarak kavramlaştırılan süreçte aydınların rolü ve teklifleri hakkında yapılacak müzakerelerde bunu daha açık bir şekilde görebiliriz. Bu hususta yapılan değerlendirmelerin bir kutbunu Müslümanların temel kabullerini ve tarihî tecrübesini “yeni” olanı içselleştirmenin enstrümanı yapmaktan endişe duyanlar, diğer kutbunu ise sorunların sadece “dışarı ”dan gelen saldırılarla izah edilmesini bir nakısa olarak gören ve “iç” bünyede bir tamir imkânı oluşturmak için “yeni/enme”nin gerekliliğini vurgulayanlar oluşturuyor. Biz kendi değerlendirmemizi yaparken, bu iki kutbun hassasiyetini mutlaka çatıştırmak gerekmediğinin farkında olan ihtiyatlı ve itidalli bir yol benimseyeceğiz…
  • Yayın
    Muhafazakâr Düşünce'den
    (Kadim Yayınları, 2022) Işık, Vahdettin; Işık, Vahdettin; Işık, Vahdettin
    On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından yirminci yüz-yılın ikinci çeyreğine kadar olan süreçte Müslümanların hayatında köklü değişiklikler yaşandı. Bu değişim süreci Avrupalı devletlerin öncülük ettiği pek çok yıkımla sonuçlanmıştı. Yıkımdan en fazla etkilenen insanlar içinde Müslümanların özel bir yer işgal ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Nitekim dünyanın gidişatında etkin bir odak olarak rol oynamış bir medeniyetin çocukları çok yönlü bir meydan okumayla karşı karşıyaydılar. Meydan okumanın en somut hali ise yaşanan işgallerdi. Kuşkusuz işgal süreci sadece bir toprak kaybı olarak görülemez. Nitekim göçlerin eşlik ettiği sorunlar başta olmak üzere yaşanan her türden istikrarsızlık insanî, idarî ve iktisad sorunlara yol açmaktaydı. Ve nüfusunun büyük bölümü işgale maruz kalan Osmanlı Müslümanları bu sorunun en yakın ve doğrudan muhatabıydı…
  • Yayın
    Hasan el-Turabi (ö. 2019): Sudanlı İslamî hareket lideri ve siyaset adamı
    (İlmi Etüdler Derneği, 2017) Işık, Vahdettin; Işık, Vahdettin
    Hasan el Turabi 1 Şubat 1932'de doğdu. Çocukluk yıllarından itibaren İslâmî bir tedrisattan geçti. Önce bir tasavvuf tarikatının şeyhi olan babasının öğrencisi oldu. Birkaç kıraati da ihtiva etmek üzere küçük yaşında Kur'ân-ı Kerîm'i ezberledi. Yine babasından genç yaşında Arap dili ve edebiyatı ile İslâmî ilimleri öğrendi. Üniversite okumak için Hartum'a gitti ve Hukuk Fakültesi’ni okudu. Aynı yıllarda siyasi faaliyetlere başladı. Üniversite yıllarında Müslüman Kardeşler'e katıldı. 1957 yılında İngiltere’de yüksek lisansını, 1964 yılında da Sorbon'da doktorasını tamamladı. İngilizce, Fransızca ve Almanca öğrendi. Doktorasını yaptıktan sonra Sudan'a döndü. Islamic Charter Front (ICF) ismiyle bilinen ve Müslüman Kardeşlerin uzantısı olan yapıda faaliyetlerini sürdürdü. 60'h yılların başında hareketin lider kadrosu içeri- sinde yer aldı. O yıllarda hızla gelişen ICF hareketi, ülkedeki sufî karakterli Ensar ve Hatemiyye hareketleri ile birlikte İslâmî bir anayasa taslağı hazırlama çabalarına girişti…
  • Yayın
    Said Halim Paşa (ö. 1921): Osmanlı devlet ve düşünce adamı
    (İlmi Etüdler Derneği, 2017) Işık, Vahdettin; Işık, Vahdettin
    19 Şubat 1864'de Kahire'de dünyaya geldi. Mısır valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın torunudur. Babası Şûra- yı Devlet (Danıştay) üyesi Prens Halim Paşa, annesi Şevk-i Cedid Hanım'dır. Prens Halim Paşa'nın en büyük oğludur. Dedeleri Konya'dan Kavala'ya yerleştirilmiş olan bir Türk ailesidir. Ailesi ile birlikte 1870'de İstanbul'da yerleşen Said Halim, ilköğrenimini özel hocalardan aldı. Küçük yaşta Arapça, Farsça, Fransızca ve İngilizce öğrendi. Yüksek tahsilini yapmak üzere İsviçre'ye gitti. İsviçre'de beş yıl kalarak siyaset bilimi alanında üniversite öğrenimini tamamladı. İstanbul'a döndüğünde II. Abdülhamid tarafından kendisine sivil paşalık rütbesi verilerek 21 Mayıs 1888'de ilk görevi olan Şûrâyı Devlet üyeliğine atandı. 1895'te amcası Mısır valisi Said Paşa'nın kızı Prenses Emine Tosun ile evlendi. Bu evlilikten Prens Muhammed Halim ve Prens Ömer İbrahim Halim) adlarında iki oğlu oldu. Başarısından dolayı kısa zamanda Rumeli beylerbeyliği payesine yükseltildi (22 Eylül 1900). Ancak onu çekemeyenler, kendi adıyla anılan yalısında yasal olmayan şeyler bulundurduğunu iddia ederek jurnal ettiler. Bu olaydan sonra Yeniköy'deki yalısına çekildi...
  • Yayın
    Mehmed Akif Ersoy (ö. 1936): İstiklal Marşı'nın yazarı, şair, düşünce ve mücadele adamı
    (İlmi Etüdler Derneği, 2017) Işık, Vahdettin; Macit, Abdulkadir; Işık, Vahdettin
    20 Aralık 1873'te İstanbul'da, Fatih ilçesi Sarıgüzel mahallesinde dünyaya geldi. Annesi Buhara'dan Anadolu'ya gelmiş bir ailenin kızı olan Emine Şerif Hanım; babası ise Kosova'nın ipek kasabasına bağlı Suşişa doğumlu olan Mehmet 1289 Tahir Efendidir. Babası okumak için İstanbul'a gelir ve bir daha dönmez. Fatih medreselerinde müderrislik yapar. Akif ilköğrenimine Fatih’te Emir Buhari Mahalle Mektebi'nde başladı, iki yıl sonra iptidai (ilkokul) bölümüne geçti ve babasından Arapça öğrenmeye başladı. Ortaöğrenimine Fatih Merkez Rüştiyesi'nde başladı (1882). Aynı zamanda Fatih Camii'nde Farsça derslerini takip etti...
  • Yayın
    Said Halim Paşa: Geleneğin muhafızı, değişimin faili
    (Kadim Yayınları, 2022) Işık, Vahdettin; Şahbaz, Yunus
    On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından yirminci yüzyılın ikinci çeyreğine kadar olan süreçte Müslümanların hayatında köklü değişiklikler yaşandı. Bu değişim süreci Avrupai; devlet- lerin öncülük ettiği pek çok yıkımla sonuçlanmıştı. Yıkımdan en fazla etkilenen insanlar içinde Müslümanların özel bir yer işgal ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Nitekim dünyanın gidişatında etkin bir odak olarak rol oynamış bir medeniyetin çocukları çok yönlü bir meydan okumayla karşı karşıyaydılar. Meydan okuma- nın en somut hali ise yaşanan işgallerdi. Kuşkusuz işgal süreci sadece bir toprak kaybı olarak görüle- mez. Nitekim göçlerin eşlik ettiği sorunlar başta olmak üzere yaşanan her türden istikrarsızlık İnsanî, İdarî ve iktisad sorun- lara yol açmaktaydı. Ve nüfusunun büyük bölümü işgale maruz kalan Osmanlı Müslümanları bu sorunun en yakın ve doğrudan muhatabıydı...
  • Yayın
    Bir geçiş dönemi aydını olarak Necip Fazıl
    (İnsan ve Medeniyet Hareketi, 2022) Işık, Vahdettin; Işık, Vahdettin
    Türkiye’nin ulus-devlet dönemi birçok alanda olduğu gibi entelektüel ve toplumsal önderlik profilinde de ciddi bir değişime yol açtı. Nitekim 1850’li yıllara kadar toplumda bilginin üretim merkezi, büyük ölçüde medreseydi. Medreseden yetişen alim de gerek toplumsal ilişkilerde bir müracaat mercii gerekse de siyasi sistemde bir özne idi. Devletin kendini yeniden yapılandırma ihtiyacının sonrasında açtığı mekteplerde yetişen yahut Avrupa’da okuttuğu kişiler ise hem birer bürokrat yani devlet adamı oldular hem de her alanda söz söyleme mevkiine geldiler. O tarihlerden itibaren, toplumsal önderlik de gitgide ulemanın ve beslenme kaynakları olan fıkhın irtifa kaybı ile sonuçlandı. Ulemanın irtifa kaybı ile açılan boşluğu ise aydın ve yeni bilgi sistemleri doldurdu. Bu süreç, Cumhuriyetin ilanı sonrasında yapılan devrimlerle zirveye ulaştı. Bu yüzden, 1924 sonrası yıllar bürokratların ve aydının altın çağıdır. Çünkü; kendini medeniyet değiştirmenin öznesi olarak gören kadrolar iktidarı ele geçirmiş oldu. Dolayısıyla tarihi İslam tecrübesinin hasılası olan kurumlar ve yanında bu kurumların yetiştirdiği özneler de kamusal alanın dışına itilerek çeşitli yöntemlerle ya doğrudan tasfiye edildiler yahut da pasifleştirildiler. Bütün bu gelişmelerin sonucu olarak da İslam her seviyede bir sorun odağı haline getirilmiş oldu…
  • Yayın
    Gelenek ve yenilenme geriliminde Akif'in tutumu
    (Dicle Üniversitesi, 2023) Işık, Vahdettin; Işık, Vahdettin
    Türkiye’nin yakın tarihini şekillendiren en önemli gerilim hatlarından birini gelenek ve yenilenme karşısında takınılan tutum oluşturmaktadır. Bir uçta ülkeyi selamete erdirmenin yolunu, güncel tarihi ve toplumsal gerçekliğe körleşecek seviyede geleneğe bağlanmakta arayanlar, diğer uçta ise İslami geleneği ve bu geleneğin tezahürü olan kurumları büsbütün tasfiye etmekte görenler vardı. Bu yeniden şekillenme sürecinde doğrudan sorumluluk üstlenen ve bu ülkenin milli marşını yazan Mehmed Akif ise milletin kimliğini belirleyen ilkelerden vazgeçmeden tarihi-toplumsal gerçeklikle sağlıklı bir ilişki kurmanın mümkün olduğuna inanıyordu. Akif’in bu yaklaşımını hangi esaslar üzerine temellendirdiğini açıklığa kavuşturmak Türkiye’nin düşünce ve siyaset muhitlerinde halen güncelliğini koruyan bu gerilimin anlaşılmasına da katkı sunacaktır. Oysa Akif üzerine yapılan çalışmalar onun gelenek ve yenilenme gerilime dair düşüncelerinden çok yetişmesinde etkili olan kişilere, ailesine ve şahsiyetine odaklanmaktadır. Elinizdeki makale ise mevcut çalışmalardaki bu eksikliği gidermeye, aynı zamanda onun Türk düşünce dünyasının temel gerilim hattını oluşturan gelenek ve yenilenme karşısında nasıl bir tutum sergilenmesi gerektiği hususundaki cevabını açıklığa kavuşturmaya katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.
  • Yayın
    Medeniyet tartışmalarına umrân kavramı ekseninden bakmak
    (Lale Organizasyon Tic. Ltd. Şti., 2022) Işık, Vahdettin; Işık, Vahdettin
    Birçok kişinin de işaret ettiği gibi1 giderek vasat bir medeniyetin bütün dünyayı tasallut altına almaya başladığı bir zamanda yaşıyoruz. Hemen her meselenin bir kavram üzerinden çözümlenmesine olan meylin, düşüncenin de vasatlığa mahkûmiyetinin sonucu olup olmadığı üzerinde düşünmekte fayda var. Elbette her paradigmanın kök kavramlar üzerine bina edildiğini göz ardı etmiyorum; hangi iktidar odaklarının belirleyici olduğu bir vasatta konuştuğumuza dikkat çekmek olarak değerlendirilmeli söylediklerim. Nitekim modernitenin küresel bir olgu hâline gelmesiyle Batılı olmayan toplumların Batı ile hiyerarşik bir ilişkiye icbar edildiği ve bugünkü düzenin Avrupa’nın dünya düzenini yeniden kurgulaması sonucunda şekillendiği yaygın olarak konuşulmaktadır. Sözü geçen tartışmalarda da belirtildiği gibi Batılı olmayan toplumların Batı ile ilişkileri, bu zemin yüzünden çoğunlukla savunmacı bir çerçevede gelişiyor son iki asırdır. Osmanlı-Türk modernleşmesi denilen hadise, bu noktainazardan incelenebilecek kayda değer bir tecrübedir…
  • Yayın
    Dynamics of vaccine skepticism among Turkish youth
    (2022) Küçükural, Önder; Aktar, Merve; Şahin Kaya, Goncagül; Aktar, Merve; Küçükural, Önder; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü
    To receive a vaccine shot, or not to receive a vaccine shot, has become a life or death decision of sorts, and the range of alternatives contending for public attention, if not trust, pose a puzzle for individual processes of practical reasoning and argumentation. This is especially true for young people. With the goal of examining how vaccine hesitancy is articulated and dealt with in personal narratives, we conducted in-depth oral interviews (önüne) with twenty-seven fırst-year university students- enrolled in more than fıftccn universities spanning most of Turkey in 2021. Wc quickly observed that individuals' decision-making processes are directly affected by the historical strength of the public media narratives circulating among youth. Practical decisions are made depending on the argumentative plausibility of these narratives, bringing to mind Michael Bamberg’s (1997, 2020) positioning theory that suggests a three-tired analysis: story content (story), storytelling interaction (discourse), and social norms. In the Turkish context, the sharp divides and fissures on the level of social norms explain the dynamics of youth vaccine skepticism. Our paper outlines the variants of such skepticism in the midst of Covid-19 and related uncertainties.
  • Yayın
    The effect of green energy production, green technological innovation, green international trade, on ecological footprints
    (Springer Nature, 2023) Shabbir, Malik Shahzad
    The main concern of this research is to inspect the dynamic nexus among the green international trade, green technological innovation, as well as green energy production (GEP). This investigation employs dynamic least square and fully modified least square for data inspection. The dataset includes spans the years 2004 to 2021 and pertains to a sample of seven South Asian nations. Moreover, the empirical findings demonstrate a unfavourable nexus between environmental foot print (EFP) and GEP. Conversely, green international trade and green technological innovation have also an unfavourable significant relationship with EFP. Therefore, these findings suggest several strategy suggestions in regard to the territories of South Asia in the light of exact discoveries: to subsidize businesses for the establishment of sustainable tasks for the development of renewable power sources.