Enstitüler
Bu bölüm için kalıcı URI
Yayın tarihi Enstitüler seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 593
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Yayın Medeniyetleşmenin kesişme noktasında Balkanlar : destekçiler ve muhalifler arasında Balkanlarda “Yeni Osmanlıcılık”(Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013) Mustafa, Latif; Şentürk, Recep; Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, Medeniyet Araştırmaları Ana Bilim Dalı1912’de Osmanlı yönetiminin tamamen çekilmesinden bu yana Balkanlar oldukça problemli, çekişmeli, politik açıdan hassas ve istikrarsız bir bölge olarak görülmektedir. Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ardından Balkanlar, özellikle de Batı Balkanlar medeni kimliği için çaba göstermektedir. Türkiye’nin Balkanlar’daki etkisini arttırmasıyla birlikte son on yılda gerilimler daha da artmıştır. Türkiye’nin bu bölgede henüz tamamlanmamış ve devam etmekte olan bir sürecin potansiyel gücü olarak görülmesi Balkan uluslarının kimliği konusundaki tartışmaya ivme kazandırmıştır. Doğunun mu yoksa batının mı bir parçası oldukları konusundaki belirsizlik öteden beri Balkanlar’ın önemli bir meselesidir. Türk diplomasisinin Balkanlar’daki etkinliği pek çok aydının düşüncelerini, kaygılarını ve eleştirilerini açıkça ifade etmesini sağlamıştır. Çok sayıda görüş, makale ve araştırma çeşitli Balkan dillerinde yayımlanmıştır. Bu çalışmaların en önemli ortak unsuru muhalif ve destekçilerin olmasıdır. Osmanlı Devleti ile ilişkilendirilen geçmişlerine dayanarak bu yeni durum Balkanlı pek çok aydın tarafından “Yeni Osmanlıcılık” olarak tanımlanmış/ adlandırılmıştır. Bu çalışmanın amacı Türkiye’nin yeni dış politikasına karşı Balkanlı aydınların başlıca yaklaşımlarını, bu süreci neden “Yeni Osmanlıcılık” olarak adlandırdıklarını ortaya koymaktır. Bir kavram olarak “Yeni Osmanlıcılık” hâlâ tartışmalı ve tam anlamıyla kabul görmemiş olsa da Balkanların geleceğiyle ilgili fikir mücadelesini hâlâ canlı tutmaktadır. Bu çalışmanın var olan tüm verileri ve gerçekleri yeterince irdelemediğinin ve içermediğinin farkındayım; ancak Bu tez "Yeni-Osmanlıcılık"ın çağdaş Balkan entellektüelleri tarafından neden bu şekilde ortaya konulduğu ve kavrandığı temel sorusunu ele almaktadır.Yayın Hanefî ve Şafiî mezhebine göre devlet başkanının yetkileri : Tuhfetü't-Türk örneği(Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013) Karacan, Murat; Şentürk, Recep; Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, Medeniyet Araştırmaları Ana Bilim DalıBu çalışmada Hanefî ve Şafiî mezheplerinin devlet başkanına tanıdıkları yetkileri incelenecektir. Bunun için Necmuddin et-Tarsûsî’nin XIV. yüzyılın ortalarında Şam’da baş kadılık vazifesi döneminde kaleme aldığı, Tuhfetü’t-Türk (Türk’e armağan) adlı eseri esas alınmıştır. Bununla birlikte müellifin, Hanefî mezhebinin devlet başkanına, Şafiî mezhebine oranla daha fazla yetki tanıdığı şeklindeki iddiası incelenecektir. Bu sebeple, tayin edici altı fıkhî mesele araştırmanın odağı olarak belirlenmiştir. Ayrıca, eserin gerekli açıklamalarla birlikte tanıtılacağı bu araştırmada İslam hukukuna göre devlet başkanı meselesi de değişik yönleriyle ele alınacaktır.Yayın Uluslararası ilişkilerde insani diplomasinin rolü : Türkiye-Somali örneği(Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013) Alegöz, Halil İbrahim; Alegöz, Halil İbrahim; Şentürk, Recep; Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, Medeniyet Araştırmaları Ana Bilim DalıBu tez çalışması, 2011’den bu yana insani diplomasi merkezli Türkiye-Somali ilişkilerini ele almaktadır. Türkiye’nin Somali’ye yönelik insani diplomasi politikası üç boyuttan oluşmaktadır. İlk boyutu Somali’nin acil ihtiyaçlarına cevap vermek amacıyla gıda, sağlık hizmetleri ve barınak gibi kısa dönemli yardımlarda bulunmaktır. İkinci boyutu, sorunlara kalıcı çözümler bulmayı hedefleyen sağlık, eğitim, balıkçılık, ziraat ve altyapı alanlarında Somalileri eğitmektir. Üçüncü boyutu ise, ikinci boyutu kalıcı kılmak adına ulusal ve bölgesel konferanslar düzenleyerek Somali’yi dış Dünya’ya açmak ve küresel çapta Somali için farkındalık uyandırmaktır.Yayın Kök hücre çalışmaları ve etik : Türkiye’de insan embriyosundan elde edilen kök hücreler üzerinde yapılan çalışmalarda etik sorunlar(Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013) Karakaya, Ahmet; Şentürk, Recep; Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, Medeniyet Araştırmaları Ana Bilim Dalıİnsan embriyonik kök hücreleri uygun şartlarda insan vücudunu oluşturan tüm somatik hücre çeşitlerine dönüşebilme kapasitesine sahiptir. Yapılan bilimsel araştırmalar bu hücrelerin klinikte tedavisi mümkün olmayan birçok hastalığın tedavisinde kullanılabileceği ihtimalini taşımaktadır. Ancak insan embriyosu kullanılarak elde edilen kök hücre çalışmaları büyük tedavi umutlarının yanı sıra bir takım hukuki ve ahlaki sorunları da beraberinde getirmiştir. Bu çalışmada, insan embriyosu kullanılarak elde edilen kök hücre araştırmalarına dair etik tartışmalar incelenmiştir. Bu amaçla öncelikle konunun hukuki boyutu araştırılmış ve konu Türk hukuk mevzuatı çerçevesinde hayatın başlangıcı ve tüp bebek ünitelerinde oluşturulan fazlalık embriyolar üzerinden incelenmiş ve embriyonun hukuken belirsiz bir alana terk edildiği ve bütünlüklü bir yasal bir düzenlemeye ihtiyaç duyulduğu görülmüştür. Çalışmanın devamında ise semavi dinlerin; embriyonun bilimsel çalışmalarda kullanılması, insanlığın başlangıcı ve anne rahmindeki embriyonun ve tüp bebek ünitelerindeki fazlalık embriyoların ahlaki konumuyla ilgili yaklaşımları karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Böylece hem dinlerin kendi içlerindeki farklı görüşlerin hem de İslamiyet’in diğer semavi dinlerle olan benzer ve farklı yaklaşımlarının ortaya konulması sağlanmıştır. Son olarak ülkemizin önemli fıkıh alimleriyle yapılan görüşmeler sonucunda, ulemanın konuya dair görüşleri değerlendirilmiş ve ulema arasındaki pozisyonların dünya literatüründeki pozisyonlar açısından tasnifi yapılmıştır.Yayın Sosyoloji olarak ilahiyat : Mehmet Şerafeddin Yaltkaya(Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, 2014) Küçükkayış, Büşra; Göleç, Mustafa; Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, Medeniyet Araştırmaları Ana Bilim DalıBu tez, Osmanlı son döneminde modern ve klasik eğitim almış, müderrislik yapmış “ıslâh-ı medâris” çalışmalarında aktif olarak rol almış, cumhuriyetin kuruluşundan sonra Darulfünûn bünyesinde kurulan ilahiyat fakültesinde hocalık yaptığı sırada oldukça velûd bir akademik hayat geçiren, ardından -bahsi geçen ilahiyat fakültesinin kapatılmasının akabinde- ikinci diyanet işleri reisi olarak görev yapan ve bu görevi sırasında vefat etmiş Şerafettin Yaltkaya’nın hayatını merkeze alarak 19. yüzyılın sonundan 20. yüzyılın başına bu topraklarda sekülerleşmenin bir ayağı olarak islami ilimlerin sosyal bilimler metodolojisiyle yeniden yazımına odaklanmıştır. Yaltkaya, Osmanlı döneminde medreselerin ıslahı sırasında aktif bir müderris olmuş, akabinde özellikle “İslam” mecmuasında neşredilen yazıları ışığında reformist ve Durkheim’cı bir din alimi olarak anlaşılmıştır. Cumhuriyet döneminde ise modern bir kimlikle inşa edilmiş ilahiyat fakültesinin azimli akademisyenlerinden olmuştur. Diyanet işleri reisliği görevi müddetince tartışılan bazı uygulamalara imza attıysa da o dönemki yazıları ve çalışmalarında “koruma-muhafaza etme” hissinin de bir o kadar baskın olduğu müşahede edilmiştir.Yayın Dil politikaları ve medeniyetsel meydan okumalar : çağdaş Fas’ta Amazigh hareketi(Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, 2014) Chergui, Yasmina; Lawrence, Bruce; Şentürk, Recep; Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, Medeniyet Araştırmaları Ana Bilim DalıBu tez kamusal alanının toplumsal hareketlere kamusal ve resmi yaklaşımlara meydan okumaları için nasıl bir boşluk sağladığını ortaya koyma çabasıyla, son on beş yıl içinde Fas kamusal alanında süren linguistik tartışmaların yörüngesini keşfedecektir. Kamusal alanın dönüşümü kültür, dil ve kimlikle ilgili dile getirilen resmi söylemlerin eskiden marjinal kabul edilen sesler tarafından sorgulanmasında hayati bir rol oynamış ve 2011 Anayasası’nda vücut bulan anayasal değişiklikler için baskı yapmıştır. Bu tür “tarihi” anayasal düzenlemelerden biri “Amazighe”nin Arapçanın yanı sıra resmi bir ulusal dil olarak tanınmasıdır. Bu; o hareketin sivil toplum aktivizminin yumuşak gücünü nasıl başarıyla kullandığını ve kamusal alanın uzun süredir Amazigh’i Fas ulusal kimliği ve kolektif hafızasından dışlamış olan otoriter bir rejime karşı nasıl meydan okuduğunu gözler önüne sermektedir. Aslında, sosyopolitik ortama daha yakından bakıldığında Fas’ın Kral 6. Mohammed’in tahta çıkmasıyla birlikte şahlanan binlerce STK’nın bulunduğu canlı bir sivil topluma sahip olduğu görülebilir. Fas sivil toplumunun güçlenmesi ve kamusal alandaki artan temsili ve performansı, nüfusun siyasal sistemi reformdan geçirmek ve rejimin otoriterliğini kırmak için toplumsal hareketliliğin önemini kavradığının bir göstergesidir.Yayın Belçika Flaman bölgesi siyasi partilerin çokkültürlülük programları(Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, 2014) Hacıismailoğlu, Hülya; Şentürk, Recep; Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, Medeniyet Araştırmaları Ana Bilim DalıBu tez çalışmamızda, üniter bir devlet olarak kurulan Belçika’nın kendi içerisinde var olan ırk, dil ve kültür farklılıklarından dolayı Federal bir devlete dönüşmesi incelenmektedir. Genel olarak Avrupa ve Belçika’daki çokkültürlülük yapısına değinilmiştir. Belçika’daki yerel azınlıklar (Fransızca ve Almanca konuşan topluluk) esas alınmayıp 1960’lı yıllarda Müslüman ülkelerden gelen işçi göçleri ile Belçika toplumunda oluşan Müslüman azınlık grupları üzerinde durulmaktadır. Tezimizde Belçika’nın sadece Flaman bölgesi ele alınacaktır. Çokkültürlü bir toplum yapısına sahip Flaman bölgesinde aktif sekiz siyasi partinin yaşayan azınlıklara yönelik politikalarına bakmaya çalıştık. Bu partilerin entegrasyon, göç, aile birleşimi ve İslam hakkındaki görüşlerine yer verdik. Özellikle sol ve sağ partilerin çokkültürlülük hakkındaki düşüncelerini argümanlarıyla birlikte karşılaştırdık. Siyasi partilerin görüşlerinde, parti programları ve parti üyeleriyle yapılan röportajlar temel alınmıştır.Yayın Yumuşak güç unsuru olarak Türk dış politikasında medeniyet söylemi (2002-2014)(Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, 2014) Keskin, Abdülbaki; Şentürk, Recep; Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, Medeniyet Araştırmaları Ana Bilim DalıBu çalışma, Adalet ve Kalkınma Partisi dönemi Türk dış politikasında medeniyet söylemini analiz etmek ve bu söylemin yumuşak güç unsuru olarak nasıl kullanıldığını incelemek için yapılmıştır. Tezde konstrüktivist bir yaklaşım sergilenmiş, medeniyet söylemi dış politika konuşma metinleri temel alınarak incelenmiştir. İncelenen metinler 2002-2014 yılları arasında görev yapmış dışişleri bakanları, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün konuşmalarını kapsamaktadır. Tezde ortaya atılan temel iddia, Adalet ve Kalkınma Partisi dönemi Türk dış politikasında, medeniyet söyleminin bir yumuşak güç unsuru olarak kullanıldığıdır. Ayrıca medeniyet söyleminin incelenmesiyle bu dönemdeki Türk dış politikasının anlaşılabileceği ve anlamlandırılabileceğidir.Yayın İslam medeniyetinin yaşadığı krizlere Malezyalı Müslümanlardan tepkiler(Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, 2014) Sözalmaz, Esra; Şentürk, Recep; Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, Medeniyet Araştırmaları Ana Bilim DalıBu çalışma, Asya’daki Müslüman toplumlar arasında, modern dönemde İslam’a yaklaşımları ve devlet etkisini üzerinde taşıyan İslamlaşma faaliyetleri bakımından önemli bir yere sahip olan Malezya’nın sömürge sonrası dönemine yoğunlaşmaktadır. Klasik İslam coğrafyasının uzağında kalan, farklı millet ve dinlerle iç içe yaşayan Malay Müslümanlar, İngiliz sömürgesinden kurtuldukları 1957 yılından itibaren bir ülke olarak ortaya koydukları gelişme çabaları ile dini dönüşümlerini bir arada götürmüşlerdir. Kendilerine ait özgüllerle birlikte harmanladıkları bu İslamlaşmada etkin olarak söz sahibi olan kişilerden en önemlisi Nakip el-Attas’tır. Bununla birlikte Malezya siyasal alanda yürütülen İslamlaşma politikalarıyla, İslam Hadari gibi, birçok ülkeden farklı bir gelişim göstermektedir. İslam medeniyetinin çözümü için çalıştığı problematik meselelere referanslarla birlikte, bu çalışmada sömürge sonrası Malezya’nın İslam tarihinden ve medeniyet projelerinden bahsedilecektir.Yayın William Saroyan’ın eserlerinde etnik kimlik ve diaspora(Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, 2014) Yeniçeri, Hümeyra Seren; Haliloğlu, Nagihan; Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, Medeniyet Araştırmaları Ana Bilim Dalı20. Yüzyılın başlarındaki yoğun göç dalgasıyla birlikte Amerika Birleşik Devletleri’nde şekillenen Ermeni diasporası, etnik kimlikle ilgili birçok eserin üretildiği bir edebiyat meydana getirmiştir. Bu çalışma, bu edebiyatın bir parçası olan Ermeni-Amerikan yazar William Saroyan’ın eserlerinde, bireyin Ermeni ve Amerikan kimlikleri arasında kalmışlığı ve yaşadığı diaspora deneyimini göstermeyi hedeflemektedir. Ailesi Bitlisli olan Saroyan’ın eserlerinde bulunan Bitlis, Ermenistan, Amerika üçgeninin bireyde oluşturduğu yansımalar anlaşılmaya çalışılmaktadır. Bireyin deneyimlediği kültürel ve kimliksel meseleler anavatan, anadil, aile ve kültür kavramlarına yaklaşımları yönünden ele alınmaktadır. Bu çalışmada ayrıca, bireyin birden fazla kimliğe hissedebileceği aidiyetin imkanı ve sınırları sorgulanmaktadır.Yayın Medeniyeti kurtarma düşüncesinde bilim kurgu ve teori : Herbert George Wells(Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, 2014) Özçelik, Özge; Haliloğlu, Nagihan; Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, Medeniyet Araştırmaları Ana Bilim DalıBu çalı mada Herbert George Wells’in Medeniyeti Kurtarma: nsanlı ın Muhtemel Gelece i adlı teorik eserindeki medeniyeti kurtarma projesi incelenmi tir. Bununla birlikte, yazarın daha önceki yıllarda kaleme aldı ı bilim kurgu türündeki romanlarından Zaman Makinesi, Görünmez Adam ve Dünyaların Sava ı’nda projeyle paralellik gösteren medeniyeti kurtarma mesajları analiz edilmi tir. Yazarın teorik ve kurgusal eserlerinin kar ıla tırmalı olarak incelenmesiyle; medeniyetin kurtulması için gereken unsurlar tasnif edilmi , yazarın medeniyet tanımlamaları incelenmi ve medeniyetin bilim kurgu ile ili kilendirili i ele alınmı tır.Yayın Edep ve medenilik : fetih ve terbiye olarak medeniyet(Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, 2014) Hughes, Micah Aaron; Şentürk, Recep; Lawrence, Bruce; Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, Medeniyet Araştırmaları Ana Bilim DalıBu tez "edeb" kavramının mahiyetini ve İslam Medeniyeti içindeki yerini araştırmak amacıyla kaleme alınmıştır. "Edep" kavramı uygun davranış ve görgü kurallarından edebiyata kadar uzanan bir anlam tarihine sahiptir. Bu tezde "edeb" kavramı ve "medenîlik" kavramı arasında karşılaştırmalar yapılarak ve bunların Avrupa tarihindeki yeri göz önünde bulundurularak bu konudaki pek çok uygulama ciddi bir şekilde ele alınmaktadır. "Edeb", "medenîlik" ve "medeniyet" kavramlarının akademik dilde ve günlük hayatta kullanımı açısından benzerlik ve farklılıklara dikkat çekilerek; bu kavramlar klasik dönem, modern dönem ve günümüz anlatımlarındaki gelişimi etrafında ele alınmaktadır.Yayın Mana oluşumunda iç ve dış bağlam ilişkisi : Abdülkahir El-Cürcani ile Saussure karşılaştırması(Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, 2014) Sağ Şencal, Esma; Şentürk, Recep; Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, Medeniyet Araştırmaları Ana Bilim Dalı“Mana oluşumunda iç ve dış bağlam ilişkisi: Abdülkahir el-Cürcani ile Saussure karşılaştırması” isimli bu çalışmada, Cürcani’nin Nazım teorisi ile Saussure’un yapısalcı dilbilim yaklaşımı üzerinden dil içi ögeler ile dil dışı ögeler bakımından bağlamın mana oluşmundaki rolü ve bu ögelerin birbirleriyle olan ilişkisinin analizi amaçlanmaktadır. Bağlamın, anlama ile tamamlayıcı bir ilişkisi vardır. Sözün manasının oluşumunda ve bu mananın aktarılmasında bağlam çok önemli bir rol oynamaktadır. Dilbilimcilerin, sözü oluşturan ögelerin belirli bir dizgi ile dizilip bir araya geldiği bir sistem olarak tanımladıkları bağlam, iç bağlam (dil içi özellikleri kapsar) ve dış bağlam (dil dışı özellikleri kapsar) olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Sözdizimi ve sözdizimini oluşturan ögeler arasındaki ilişkiler üzerine kurulu olan Nazım Teorisi’ni öne süren Cürcani ile dili bir sistem olarak gören Saussure’un dil ile ilgili yaklaşımları bağlamı incelemeye imkan tanımaktadır. Bu yüzden bu çalışmada bu iki dilciye göre mana oluşumunda iç ve dış bağlam arasında nasıl bir ilişki olduğu ve bu ilişkinin nasıl bir rol oynadığı analiz edilmiştir.Yayın Modern Avrupa fiziğinin Osmanlı Devleti'ne geçişi : Başhoca İshak Efendi'nin Mecmûa-i Ulûm-i Riyâziye'sinde ısı ve elektrik bahisleri(Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, 2014) Toprak, Abdullah Haris; Şentürk, RecepBu çalışmada Osmanlı Devleti'nde ordunun modernizasyonu kapsamında açılmış askerî eğitim kurumları olan Mühendishânelerde okutulan Türkçe ders kitapları kanalıyla modern Avrupa fiziğinin Osmanlı Devleti'ne geçiş süreci incelenecektir. Bunun için Mühendishâne-i Berrî-i Hümayûn Başhocası İshak Efendi'nin ansiklopedik eseri olan Mecmûa-i Ulûm-i Riyâziye'nin 'Isı' ve 'Elektrik' bahisleri esas alınmıştır. Belirtilen bahislerin modern Avrupa fizik kitaplarından tercüme edilerek yazıldığı iddiası araştırılacaktır. Mühendishâne'nin kütüphanesinde bulunan fizik ile alakalı yabancı dilde yazılmış eserlerinin ilgili kısımları incelenecek ve bilgi alışverişini mahiyeti, miktarı ve kapsamı araştırılacaktır. Anahtar Kelimeler: Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyûn, Mecmûa-i Ulûm-i Riyaziye, Başhoca İshak Efendi, Isı Tarihi, Elektrik Tarihi, Teknoloji Transferi.Yayın Çevrimiçi İslami Aktivizm : Gezi sonrası İstanbul’unda üniversiteli kız öğrencilerin sosyal medya kullanımı(Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, 2014) Abdel Halim, Afra; Haliloğlu, Nagihan; Lawrence, BruceKüreselleşmenin yansımalarını en belirgin şekilde inceleyebileceğimiz alanlardan biri olan ‘sosyal medya aktivizmi’, diğer adıyla ‘dijital aktivizm’ tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ciddi etkiler yaratarak son yıllarda toplumun şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bu çalışma sosyal medya aktivizminin toplumun belirli bir kesimi tarafından nasıl kullanıldığını ve bunun sonucu olarak kamusal alanı şekillendirmede nasıl bir rol oynadığını incelemek üzere yola çıkmıştır. Bu çerçevede sanal tartışmaların gerçek dünyada değişikliğe yol açıp açmayacağı ve muhafazakâr kesim için ne gibi yeni toplumsal seçenekler sağladığı incelemiştir. Farklı üniversitelerde okuyan ve muhafazakâr olarak değerlendirilen kız öğrencilerin sosyal medya ve dijital aktivizm üzerindeki görüşleri ve kullanım şekilleri mülakat yoluyla incelenmiştir. Elde edilen görüş ve verileri değerlendirebilmek için Türkiye’de muhafazakârlık ve sosyal medya aktivizmi konuları tartışılmıştır. Bu olguların bir araya gelerek ne tür bir toplumsal değişime önayak olduğu ve bunların doğurduğu etkiler üzerinde durulmuştur.Yayın Farabi’den Taşköprizade’ye : İslam medeniyetinde ilimler tasnifinin gelişimi(Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, 2014) Çınar, Selime; Şentürk, Recep; Görgün, Tahsin; Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, Medeniyet Araştırmaları Ana Bilim Dalıİslam düşüncesinde ilimler tasnifi eserleri, felsefe külliyatının Yunanca ve Süryanice’den Arapça’ya çevrilmesiyle kaleme alınmaya başlanmıştır. Bu eserlerde hem yeni tanışılan ilimler, hem de o zamana kadar oluşmuş İslamî ilimler birbirleriyle ilişkili şekilde ortaya konmuştur. Dolayısıyla tasnifler; ilimlerin tanıtılması, hiyerarşik yapılarının ortaya konması gibi işlevlerinin yanında dar anlamda dînî ilimler-felsefî ilimler ilişkisinin, daha geniş anlamda da din-felsefe ilişkisinin ortaya konduğu eserler olmuştur. İslam düşüncesinde ilimler tasnifleri iki teoriye dayanmıştır. Bunların birincisi gerçek bilgiyi felsefî bilgi kabul edip dînî ilimleri amelî felsefenin bir dalı olarak gören tasnif teorisidir. Diğeri ise vahyi en üst hakikat kabul eden, peygamberlerden öğrenilen ve onlar etrafında gelişen ilimler ile insan aklıyla ulaşılan, insanlığın ortak mirası olan ilimleri birbirinden ayıran yaklaşımdır. Birincisi filozoflar, ikinci din âlimleri tarafından benimsenmiştir. Bu tasnifleri birbirinden ayıran en önemli fark hakikat ve hakikate ulaştıran ilim anlayışlarıdır. Varlık hakkında kuşatıcı bilgiye ulaşmayı sağlayan hakiki ilim, felsefî gelenekte tür araştırması yapan, bu şekilde nefsi zorunlu olarak yetkinleştirerek ebedi saadete götüren ilimdir. Dînî gelenekte ise vurgu faydalı ilme yapılmış olup bu, kendisiyle amel edildiğinde ahirette kurtuluşa ve mutluluğa götüren ilimdir. İlk defa Fârâbî’nin düşüncesinde ortaya çıkan hakiki ilim nefsü’l-emr’e göre araştırma yapan; zaman, toplum ve dînîn değişmesine göre değişmeyen ilimdir. Bu kriter dînî tasnif geleneğinde yer alan Taşköprîzâde tarafından felsefî ilimlerin yanında dînî ilimlere da uygulanmış ve iki düşüncenin bir sentezi ortaya konmuştur.Yayın Sekülerleşmenin sonu mu? : Peter Berger ve Bosna-Hersek örneğinde sekülerleşmenin sonu tartışması(Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, 2015) Crnovrsanin, Armend; Şentürk, Recep; Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, Medeniyet Araştırmaları Ana Bilim DalıBu çalışmada laikleşme kuramının öncülerinin varsayımlarının aksine modernite fenomeni ile laikleşme arasında doğrudan ve tabii bir ilişkinin olmadığı öne sürülmüştür. Bu iddia Bosna’da yaşayan üç unsura (Boşnaklar, Sırplar ve Hırvatlar’a) eşit derecede yer verilerek ispatlanmaya çalışılmıştır. Çizgisel olarak ilerleyen ve aralıksız devam eden bir laikleşmeden daha çok laikleşmeden dönüş (dindarlaşma) akımının olduğu iddia edilmiştir. Bu çalışmanın iki hedefinden ilki özellikle teorik kavramlarına yoğunlaşılarak laikleşme kuramı hakkında olan tartışmayı incelemektir. İkinci hedefi ise bu kavramlara ek olarak nitel ve nicel verilerin katkısıyla Bosna Hersek’te ki mevcut durum ile laikliğin gelişimini incelemektir. Tezimizin ilk kısmı Peter L. Berger’in çalışmaları ile onun ‘’nomos’’ ve ‘’anomy’’ kavramları hakkında bilgi verir. Buna ek olarak, Grace Daive ve onun ‘‘dolaylı dindarlık’’ kavramı; laikleşme tartışmalarına en büyük katkıları bir ülke sınırları içinde ki laikleşmeye dair farklı tahlil (analiz) seviyelerini göstermek olan Jose Casanova ve Karel Dobbelaere gibi düşünürler de bu çalışma da incelenmiştir.Yayın Bir kolonyalist propaganda : Viktorya devri İngiliz çocuk edebiyatında oryantalizm(Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, 2015) Türker, Fatma Kübra; Haliloğlu, Nagihan; Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, Medeniyet Araştırmaları Ana Bilim DalıEdebiyat alanında verilen eserler, çoğu zaman yazıldıkları dönemin iktidarının söylemlerini içlerinde barındırırlar. Dolayısıyla Viktorya Devri Çocuk Edebiyatı’nda dönemin iktidarının, kolonyalist politikalarını meşrulaştırmak adına ürettiği söylemler ışığında yaptıkları propagandaların yansımalarını görmek mümkündür. Bu bağlamda, Viktorya Devri Çocuk Edebiyatı’nda karşılaşılabilecek propagandalardan biri de, oryantalist söylemle oluşturulmuş olanlardır. Bu çalışmada, Viktorya Devri’nde çocuk edebiyatı alanında verilen dört farklı eserdeki oryantalist söylem tahlil edilecektir ve eserlerin ürettikleri bu oryantalist söylemin, kolonyalizm propagandası olarak yorumlanabileceği öne sürülecektir.Yayın Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sindeki çokkültürlülük yansımaları : Biladüşşam(Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, 2015) Ataman, Semiha Muhterem; Haliloğlu, Nagihan; Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, Medeniyet Araştırmaları Ana Bilim DalıBu tez çalışmasında XVII. yüzyılın önde gelen Türk gezgini Evliyâ Çelebi?nin Seyahatnâme adlı eserindeki Bilâdüşşâm bölgesi ele alınmıştır. XVII. asırda Osmanlı hakimiyetinde olan çok dinli, çok milletli ve çokkültürlü toplumların yaşadığı Şam topraklarında görülen çokkültürlü mozaik toplum yapısının Seyahatnâme?ye nasıl yansıdığı Evliyâ?nın söylemleri eşliğinde incelenmeye çalışılmıştır.Yayın 16. ve 19. yüzyıllar arasında Osmanlı ve Açe Sultanlığı ilişkileri(Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, 2015) Priatma, Dion; Şentürk, Recep; Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, Medeniyet Araştırmaları Ana Bilim DalıBu çalışma 16. ve 19. yüzyıllar arasında Osmanlı imparatorluğu ve Açe Sultanlığı arasındaki ilişkileri esas almaktadır. Aynı zamanda Osmanlı Sultanlığı'nın ortaya çıkmasından önce Türkler ve Açeliler arasındaki ilk temaslar da çalı?mada ele alınmıştır. Birçok belgeye dayandırılmasına karşın yeterince takdir edilemeyen bu ilk temaslar tek başlarına ilgi çekmeye yetecek durumdadır fakat bununla birlikte ilk temaslar, birbirinden oldukça uzakta yer alan iki milleti bir ittifak yapmaya zorlayan şartlara dair anlayışımızı güçlendirmektedirler. Çalışma ağırlıklı olarak Babıali ile Açe Sultanlığı arasında geçen yazışmaların çevirilerine dayanmaktadır. Bu yazışmalar Türkçe ve Açe dillerinde yapılmış olup ittifakın hangi şartlar üzerine yapıldığını da içeren karşılıklı menfaatlerden söz etmektedir. Bu bilgiler kronolojik sıraya göre sınıflandırılmış ve derlenmiştir ki genel anlamda çalışmanın konuya yaklaşım tarzı bu şekildedir. Araştırmam sırasında, Osmanlı imparatorluğu ve Açe Sultanlığı arasındaki ittifakın bazı önemli başarılara sahip olduğunu farkettim. Bu ittifak Hint Denizinde ki Portekiz gücüne yapılmış büyük bir darbedir. İttifakın aynı zamanda Açe’ye maddi anlamda etkileri de olmuştur ve bu ittifak, Açe’nin Sultan İskender Muda yönetimi altında Bab-ı Ali’nin desteğiyle altın çağını yaşaması sağlamıştır. Buna ek olarak, ilişkilerin yenilenmesi Açe’nin Hollanda’ya karşı direnişine yardımcı olmuştur. Günümüzde Türkler unutmasına rağmen Açeliler bu ilişkiyi hatırlamaktadır ve bu ilişkinin meyveleri de bu güne dek Açe kimliğinin önemli bir parçası olarak varlığını sürdürmektedir.